Anadolu Selçuklu döneminin izlerini taşıyan ve 1271 yılında inşa edilen yapı, mimarisi ve çok amaçlı kullanımıyla hem yerli halkın hem de ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Zamanla çeşitli tadilatlar gören yapı, geçirdiği iki büyük restorasyon sayesinde özgünlüğünü koruyarak günümüze ulaşmayı başardı. Yapıldığı günden bu yana hem eğitim hem ibadet merkezi olarak hizmet veren yapı, içerisinde bulunan medrese hücreleri ve cami bölümüyle dikkat çekiyor. Özellikle cuma namazlarında yoğunluk yaşanan mekanda, hem dini hem de kültürel mirasın yaşatıldığı görülüyor. Vatandaşlar, tarihi yapının korunarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğini belirtirken, bu tür eserlerin şehrin kimliğini yansıttığını ifade ediyor. Cami ziyaretinde bulunan Sami Bahşi, yapının özenle yapıldığını söylerken Serdar Ceylan adlı vatandaşta Cacabey Kitabesiyle aydınlatıcı bilgi verilmesi gerektiğini savunuyor. Kırşehir'e Mersinden ziyarete gelen ve camiyi internetten gördüğünü söyleyen Oğuz Şavk, "Bu yapıyı internetten gördüm. Böyle bir yapıyı görmek beni mutlu etti" derken, Ferhat Korkmaz ise, "Gelecekle geçmiş arasında cami ve medrese köprü görevi görmüş kesinlikle gezilip görülmesi gereken yerlerden bir tanesi" diye konuştu. Cami bölümünde Selçuklu mimarisi izleri buluyor. Taş işçiliği, kemerler, mihrap ve minberde taş oymacılığı, taş sütunlar ya da köşelerde konsollar gibi detaylar göze çarpıyor. Tarihi yapının Anadolu Selçuklu döneminde gök bilimi medresesi olarak kullanıldığı biliniyor.