Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Neonatoloji Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Barsan, Türkiye'de her yıl 150 bin bebeğin erken doğduğunu, bunların yaklaşık 50 binin bin gramın altında dünyaya geldiğini belirtti.

Kaya, 17 Kasım Dünya Prematüre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, 2011 yılından bu yana her yıl 17 Kasım’da ‘Dünya Prematüre Günü’ kutlanmasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Barsan Kaya, “Tüm dünyada erken doğumun zorlukları ve yükü hakkında farkındalık oluşturmak, prematüre doğan bebeklerin ailelerine umut ve cesaret vermek adına 2011 yılından bu yana her yıl 17 Kasım günü ‘Dünya Prematüre Günü’ olarak kutlanmaktadır. Dünya Prematüre Günü’nün en temel amacı Neonatoloji konusunda farkındalık oluşturmak, prematüre doğan tüm bebeklere dünya çapında eşit hayatta kalma fırsatı sağlamaktır” ifadelerini kullandı.

Türkiye'de her yıl 150 bin bebek erken doğuyor
Prematüre doğumların Dünya genelinde yaygın olduğunu belirten Dr. Tuğba Barsan Kaya, “37 gestasyon haftasından önce doğan bebekler prematüre olarak adlandırılır. Tüm dünyada her 10 bebekten 1’i prematüre doğmaktadır. Ülkemizde ise her yıl yaklaşık 150 bin bebek erken doğmaktadır ve bu bebeklerin yaklaşık 50 bini bin gramın altında dünyaya gelmektedir. Erken doğan cesur bebeklerin takipleri hem kendileri, hem aileleri hem de kalbi onlarla atan yenidoğan yoğun bakım ekibi için oldukça stresli ve kaygı doludur. Bu bebekler sadece küçük değildirler aynı zamanda hem kısa hem de uzun vadeli sağlık sorunları açısından büyük riskler altındadırlar. Kısa vadeli sorunları arasında solunum sıkıntısı sendromu, patent duktus arteriozus (PDA) gibi kalp sorunları, hipotermi, beslenme sorunları ve yaşamı tehdit eden ve tekrarlayan enfeksiyonlara yol açabilen az gelişmiş bir bağışıklık sistemi yer alır. Ne yazık ki bebeklerin bir kısmı bu nedenlerle kaybedilmektedir. Dünya çapında 5 yaş altı çocuk ölümlerinin önemli bir nedeni prematüre doğumlardır. Uzun vadede ise bu bebekler kronik solunum sistemi hastalıkları, serebral palsi, bozulmuş bilişsel beceriler, görme ve işitme sorunları gibi potansiyel yaşam boyu komplikasyonların yanı sıra davranışsal ve psikolojik sorunlarla karşı karşıyadırlar. Tüm bu sorunlar ailelerine, toplum ve sağlık sistemlerine ciddi ek yükler getirir” dedi.

"Prematüre bebek için uzman bir ekibe ve doğru tıbbi ekipmana erişim gerçek bir ölüm kalım meselesidir"
Erken doğan bebeklerin ilk süreçteki bakımlarının çok önemli olduğunu belirten Barsan Kaya, “Prematüre doğan bebekler için ‘altın saat’ olarak adlandırılan doğumdan sonraki ilk 1 saatte verilen bakım prematüre bir bebeğin uzun dönem sağlığı için çok önemlidir. Prematüre doğan bebek için konusunda uzman bir ekibe ve doğru tıbbi ekipmana erişim gerçek bir ölüm kalım meselesidir. Bu nedenle özellikle 32 gestasyon hafta ve bin 500 gramın altında doğan bebeklerin donanımlı yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde, yenidoğan yoğun bakım uzmanlarının ve yenidoğan konusunda deneyimli hemşire ve personelin olduğu ekiplerle takip edilmesi gerekmektedir. Günümüzde prematüre bebekler için en ideal bakım; bebeğe az dokunmak-daha çok gözlemlemek, aileleri bebeğin yoğun bakımda tedavi sürecine daha çok dâhil etmek ve aile-bebek merkezli bakım şeklinde bireyselleştirilmiş bakımdır” ifadelerine yer verdi.

Dünya Prematüre Günü’nün sembolü mor renk ve bebek çorabı hattı
Prematüre bebekler için farkındalığı arttırmanın öneminden bahseden Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Barsan Kaya, “Hassasiyet ve ayrıcalığı temsil eden mor renk ve bebek çorabı hattı Dünya Prematüre Günü’nün sembolüdür. Çorap hattı; 9 tam boy bebek çorabı ile çevrelenmiş küçük mor renkli çorap çifti dünyada 10 bebekten 1’inin prematüre doğduğunu simgelemektedir. Ayrıca her yıl 17 Kasım günü ve bu günü içeren haftada sosyal medyada günün anlam ve önemini belirten resimler, kısa mesajlar paylaşılarak, mor kurdele, mor kıyafet tercih edilerek, şehrin simgesel yapıları mor ışık ile aydınlatarak farkındalık oluşturmaktadır” dedi.

"Yenidoğan Yoğun Bakım Birimimiz, küçük, ama çok cesur kalplerin ve ailelerinin her zaman yanında olacaktır"
Ayrıca Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bulunan Yeni Doğan Yoğun Bakım Servisi’nin özelliklerinden bahseden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Neonatoloji Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Barsan Kaya şu ifadeleri kullandı:

“Bir çocuk büyür, dünya değişir. ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ekibi; donanımlı 36 yataklı ve 2, 3 ve 4’ncü düzey Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi; 4 öğretim üyesi, 2 yan dal uzmanı, deneyimli 41 hemşiresi ile birlikte Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’na bağlı tüm Bilim Dallarının yanı sıra Kadın Hastalıkları ve Doğum, Çocuk Cerrahi, Beyin Cerrahi, Göz Hastalıkları, Radyoloji Anabilim Dalları’nın desteği ile bölgenin yenidoğan konusunda referans merkezi olarak bu küçük ama çok cesur kalplerin ve ailelerinin her zaman yanında olacaktır.”