Aranıyor Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Hoca Ahmet Yesevi, Nasrettin Hoca gibi toplumda sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, merhameti, hakkaniyeti mayalayan bilge insanlar. Toplumun akıl elinden tutup dürüstlüğe, merhamete taşıyan değerler niçin yetişmiyor? Toplumun akıl kulağına merhameti söyleyen şahsiyetler? Akıl gözü önüne dürüstlüğü sergileyen kanaat önderleri neden yetişmiyor?

Fransız yazar Roger Garaudy’in “Geleceğimizde İslam Var” adlı kitabında: “Batıyı Ortaçağ karanlığından, barbarlıktan, cahillikten dün İslam kurtarmıştı… Bugünde gerekli gereksiz…  Hatta zararlı her şeyi imal eden ve bunları reklamla vazgeçilmez ihtiyaçmış gibi gösterip körü körüne tükettiren Batı’yı bu sapmadan yine İslam kurtaracaktır.” diyor. Yazarın bu farkındalığını günümüz Müslümanı nasıl idrakte?

Matematik herkese lazım değil mi? Kusur, hesabı yanlış yapanda mı yoksa matematikte mi? Elbet yanlış yapanda... Müslümanın yanlışında, İslam suçlanabilir mi? İnsanlar birbirinin canına kast ettikçe, malına göz koydukça, iffetine ters baktıkça kim esenlik ve güvende olabilir? Sırat-ı müstakimde gidene çelme atan, çekiştiren “Sırat Köprüsünde” geçiş halini düşünsün! Aranıyor dediğim gibi şahsiyetler yetişmedikçe toplumların güvenli günler görmesi zordur, zor!

.

Toplumda yazısız kurallar denilen ahlaki değerleri yaşayan, yaşatanlara ihtiyaç vardır. Toplumun huzurunu, güven duygusunu, adalet anlayışını dizayn eden yazılı kuralları vardır. Bu yazılı kurallar hukukçuların işi... Topluma yazısız denilen ahlaki kuralları benimseten bilgeler evrensel hukuk ve temel insan haklarıyla çatışmazlar. Evrensel hukuk ve temel insan haklarıyla ters düşenden bilge olur mu?

Toplumsal ilişkilerde güven için uzunluk ve ağırlık ölçüsünü, mübadil menkul değerleri ortaya koyanların emekleri hafife alınabilir mi? Sahtekârlık, çıkarı için yanlış tartanda mı yoksa terazide mi? Hilekârlık, metrede mi yoksa menfaati uğruna hileli ölçende mi? Suç, parasal değerlerde mi yoksa aldatanda mı? İstismarcının hilesi İslam’a atfedilebilir mi? Müslüman, akıllı insandır.

  

İslam’ın cihan şümul ve mükemmel din oluşu insan haklarına değer vermesiyledir. İslam’ın amacı mazlumu zorbaya karşı korumaktır. Müslüman barbarlara, zorbalara değil mazlumlara, mağdurlara sahip çıkar.  İslam’da zalime, zorbaya müsamaha yoktur. Mağdur kim olursa olsun Allah, ona sahip çıkılmasını emrediyor. Suç, yargılama ile sabitlenir. Yargıç veya savcı yerine kimse kendisini koyamaz. Hukuk adına yetkili olmayanın akla gelen şekliyle kimseyi yargılama hakkı yoktur. Mazlumu yaftalamak hangi insaf ve vicdana sığar?

Müslüman’ın yolu Fatiha suresinde Allah’ın bildirdiği “Sırat-ı müstakim” denilen yoldur. Sırat-ı müstakimde yürüyen kıldan ince, kılıçtan keskin şekilde tasvir edilen “Sırat Köprüsünden” selametle geçer. Şarlatan, sahtekâr, hokkabaz, bağnaz neyine güvenip de mazlumu mağdur etmeye kalkışır? Müslüman müfteri, harami, zani, cani, hain, zalim olur mu? Allah’ın yasakladığı kötü halleri kim kendisine mubah görebilir?  Hangi Müslüman kendisine münafıklığı yakıştırabilir?

İslam hak bağlamında sarı saçlı, karakaşlı ayırımına ruhsat vermez. Müslüman mağdur kim olursa olsun ayırım yapmadan doğru tanıklığa mecburdur. Durum bu iken mazlumu kim mağdur etmek hakkına sahip olabilir? Hz. Yusuf kuyuya atıldığında: “Beni buradan çıkaracak yok mu?” nidalarını duyan,  mağdurun: “Beni bu sıkıntıdan kurtaracak yok mu?” çığlığını duymaz mı? Mağdur, bi vesile mağduriyetten kurtulur. Kurtulur da onu, o hale düşürenin hali nice olur? Mağdur, Müslümanda olamasa nihayette Allah’ın kuludur.

Mazluma musallat olan... Mazluma tuzak kurup ona: “Beni bu sıkıntıdan kurtaracak yok mu?” diye nida ettirmeden Tövbe suresi ayet 129’daki Allah’ın:  “Allah, bana yeter!” hükmünü aklından çıkarmasın. Mağdur: “Allah’ım senin de bildiğin kulların, ben kuluna tanıdığın hayat hakkımı elimden alıyorlar!” demesinden insan korkmalı, hem de korka bildiği kadar korkmalı.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!







Yunus Emre GÜLLÜ-17 ARALIK 2022 / Milli irade