Asgari ücrete güya büyük zam yapıldı ya.
Ancak gelinen noktaya baktığımızda asgari ücret daha cebe girmeden eridi gitti de, açlık sınırı da asgari ücrete yaklaştı.
Yeni asgari ücret 4 bin 250 lira olarak açıklanmıştı, Türk-İş Aralık ayı açlık ve yoksulluk sınırını açıkladı. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 4 bin 013 TL, yoksulluk sınırı 13 bin 072 TL oldu. Gıda fiyatlarında ise rekor artış izlenirken, gıda fiyatları önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 54,96 artmış.
TÜİK son enflasyon oranını yüzde 19 küsur olarak açıklamıştı, Aralık ayındaki beklentinin yüzde 15’ler civarı olacağı söyleniyor.
Memura, işçiye, emekliye zam verirken TÜİK rakamları geçerli oluyor, devlet kendine alacağında yüzde 36 uyguluyor.
***
Yeni yılla birlikte daha bir çok ürüne zam beklenirken, vergi ve harçlardaki artış bilindiği gibi yüzde 40’a dayandı.
Halkın enflasyonu ise yüzde 60’lar düzeyinde.
Elektrik, doğalgaz, akaryakıt ürünlerine yapılan zam ister istemez toplu ulaşıma da yansıyacak.
Belediyeler toplu ulaşıma zam yapmaya başladı.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi de girdilere yapılan zam nedeniyle 1 Ocak itibariyle toplu ulaşıma zam yapacağını açıkladı.
Minibüsçüler de sırada.
***
Bu vergi artışı ve zamlar bizlere şu fıkrayı hatırlattı.
‘‘Padişahlardan biri, yeni vergiler koyduğunda ya da mevcut vergileri artırdığında, sadrazama;
- Git bakalım, halkın arasında bir dolaş. Vergilere alışmışlar mı? dermiş. Sadrazam da, halkın arasında dolaştıktan sona padişaha;
- Padişahım, halkın suratı biraz asık, canı da sıkılmış durumda ama işlerine devam ediyorlar...
Dediğinde padişah da şu şekilde yorum yaparmış.
- Tamam, demek ki sorun yok. Alışırlar alışırlar...
Bir süre sonra yine vergiler artırıldığında, padişahın talimatı üzerine sadrazam halkın arasında dolaşır ve izlenimlerini aktarırmış;
- Padişahım, bu kez suratları çok asık. Merhaba desen, yüzüne dik dik bakıyorlar. Sonraki her an kavga edecek gibiler. Suratlarından düşen bin parça. Galiba bu kez vergileri çok artırdık.

 - Yok yok. Merak etme sen. Önemli bir şey gözükmüyor. Alışırlar, alışırlar... Bu böyle devam etmiş gitmiş.
Günlerden bir gün, yine yeni vergiler getirildiğinde, sadrazam halkın arasına karışmış, dolaşıp geldiğinde şaşkın bir vaziyetteymiş.
- Padişahım hiç sormayın. Bu kez kafam karmakarışık. Çünkü hiçbir şey anlamadım. Herkes çok neşeli, gülüyor hatta sokaklarda dans ediyorlar, oynuyorlar...
‘Aman' demiş padişah.
- Eğer halk dans etmeye ve oynamaya başladıysa, demek ki durum çok kötü. Hiçbir şeyi umursamıyorlar demektir. Galiba vergileri çok artırdık. Hemen vergileri indirelim. Yoksa perişan oluruz...’’