ESOGÜ Uluslararası Siyaset Ana Bilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Ali Onur Özçelik, Rusya- Ukrayna savaşının başta Türkiye olmak üzere diğer ülkelere olan etkilerinden bahsetti. Savaştan dolayı meydana gelen jeopolitik, enerji akışı ve ekonomik risklerin bu süreçte daha da ön plana çıktığının altını çizen Dr. Özçelik, olayın en başında ise Avrupa’da birçok ülkenin savaş karşıtlığı adı altında protestolar yaptıklarını hatırlattı. Şu an iktidarların ve milyonlarca insanın enflasyondan kaynaklı olarak kendi dertlerine düştüklerini ifade eden Özçelik, “Rus lider Vladimir Putin nükleer tehdit kullanacağını öne sürüp sadece Ukrayna’yı değil tüm Batı’yı karşısına aldı” diyerek Rusya’nın elindeki bütün kartlarını masaya yatırdığını da sözlerine ekledi.

“Rusya 1. ve 2. Dünya Savaşı sonrası ilk kez seferberlik ilan etti”
“Putin birkaç gün önce 1. ve 2. Dünya Savaşı sonrası ilk kez kısmi seferberlik ilan etti” diyen Dr. Özçelik, “Rusya halkı benimsemese de tüm halk topyekûn savaşa sürükleniyor ve bugün açılan cephelerde savaşın yıllarca sürme ihtimali artıyor. Birçok uzman Rusya- Ukrayna cephesinin kısa sürede biteceğini söyledi, fakat bu süreç uzayacaktır. Yakın tarihte de gördüğümüz üzere ABD’nin Afganistan’dan çıkışı tam 21 sene sürdü. Benzer bir sonuç Rusya-Ukrayna savaşı için de mümkün olabilir. Ancak tüm bu yaşananlara rağmen alandan gelen bilgiler ve haber akışları takip edildiğinde Rus halkının tamamı bu savaşın haklılığına inanmış gibi görünmüyor. Dolayısıyla askere gidecek yaşta bulunan erkeklerin cepheye gitmeye hevesli olmadıkları anlaşılıyor ” dedi.

“Türkiye aktif dengeleme siyasetini devam ettirdi”
Türkiye’nin Rusya- Ukrayna savaşı sürecinde aktif bir dengeleme stratejisi izlediğini dile getiren Özçelik, “Savaşın ilk anlarından itibaren Türkiye, aktif dengeleme siyasetini devam ettirdi ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni öne çıkartarak jeopolitik önemini dünya gündemine taşıdı. Bunun haricinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, her iki ülkenin dış işleri bakanlarını Nisan ayında Antalya’da bir araya getirerek hem müzakere süreci başlatmak hem de bu işin arabulucuğunu üstlenmek istedi, ama olumlu bir sonuç vermedi. Türkiye’nin izlemiş olduğu denge siyasetinde şu ana kadar en somut başarı Birleşmiş Milletler ve savaşan iki tarafı ile beraber Tahıl Koridoru Anlaşması imzalayarak, Ukrayna’daki tahılların dünya pazarlarına açılmasına ön ayak olmasıdır” şeklinde konuştu.

“Rusya’nın Karadeniz’de oluşturabileceği tehdit unsuru daha fazladır”
Ukrayna’nın bugün direnç gücünü sağlayan insansız hava araçlarının (İHA) Türkiye’den geldiğini ifade eden Dr. Özçelik, “Türkiye izlediği strateji ile hem Ukrayna’dan hem de Rusya’dan vazgeçmiyor. Turizm ve ticaret çerçevesinde Rusya’dan gelecek olan ciddi bir sermaye var. Her şeyden öte Türkiye, NATO’ya üye bir olarak Rusya ile ilişkilerini güzel bir şekilde devam ettiriyor. Sürdürülen çift taraflı politika çerçevesinde ise yine Türkiye, mümkün olduğunca Ukrayna’nın egemen ve bağımsız bir ülke olarak bölgedeki konumunu korusun istiyor. Çünkü Rusya’nın Ukrayna’da muhtemel bir üstünlük elde etmesi durumunda Karadeniz’de oluşturabileceği tehdit unsuru Ankara’yı tedirgin etmektedir. Bu sebeple Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne 2014 yılından itibaren desteğini sürdürüyor.” dedi.

“Savaş devam ettikçe küresel bazda büyük bir etki bırakacaktır”
Türkiye’nin sadece Ukrayna ile Rusya krizini dengelemediğini aynı zamanda Rusya ile Batı cephesinin iplerini tuttuğunu da sözlerine ilave eden Özçelik, “Türkiye her şeyden önce kendi stratejik çıkarlarını gözetiyor. Günün sonucunda bu savaşın oluşturduğu iktisadi riskler tüm ülkeler tarafından paylaşılacak ve savaşın küresel çapta en büyük kaybedeni zayıf ülkeler olacaktır. Savaşın ilk başlarında Rusya’nın askeri yetersizlikleri ve taktik hataları, konunun uzmanları tarafından da kamuoyunda epey eleştirildi. Ancak ilerleyen zamanda Rusya’nın savaşı daha ağırdan alarak ve süreci birazda uzatarak küresel anlamda birçok ülkenin olumsuz bir şekilde etkilenmesine neden olacaktır” diyerek sözlerini tamamladı.