Taşeron işçilere kadro verilmesi sorunu, tüm taşeronların kadroya alınması tamamlanmadıkça bitmeyecek.

Zaman zaman da yapılan toplantılarla, eylemlerle gündeme gelecek.

Devlette devamlılık esastır.

Bir Başbakan’ın verdiği sözü, diğer Başbakan yapmayacak ya da uygulamayacak diye bir şey söz konusu olamaz.

Başta taşeron işçiler olmak üzere millet, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun televizyonlara çıkıp, “Yarından itibaren hiçbir taşeron işçi kalmayacak, tüm taşeron işçiler kadroya alınacak” sözlerini unutmadı.

 

***

Konu çeşitli zamanlarda sendikalar tarafından gündeme getiriliyor.

Ancak Türkiye’de sendikaların da öyle eskisi gibi gücü kalmadı, sözlerini geçiremiyorlar.

Bu da neden kaynaklanıyor?

Sendikaların giderek güçsüzleştirilmelerinden.

Öz Büro İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Haydar Sayan da geçtiğimiz gün Ankara’da yapılan toplantıda konunun gündeme getirildiğini belirtiyor.

Hükümetten öncelikli beklentilerinin taşeron işçilerine kadrolarının verilmesi olduğunu bildirdi.

Sendikalarının 44 bin üyesi bulunduğunu hatırlatıyor Sayan ve Türkiye'nin dört bir yanından gelen sendika temsilcilerinin verimli bir toplantı yaptığını kaydetti.

Ülke gündeminde yerini alan taşeron sorununun da toplantıda dile getirildiğini ifade eden Sayan, 15-20 yıldır kadro bekleyen taşeron işçilerinin bir an evvel kadrolarının verilmesi gerektiğini ifade etti.

 

***

Hak aramanın partisi, ideolojisi, siyaseti olmamalı.

Sendikalar ekmeğinin peşine düşmüş insanların oluşturduğu en büyük sivil toplum örgütleridir.

Çalışanların, emekçilerin oluşturduğu örgütlerdir.

Dolayısıyla en öndeki görevleri de üyelerinin haklarını korumak olmalıdır.

Gerek işçi, gerekse memur sendikalaşmasında maalesef siyaset ön planda bulunmaktadır.

Siyasi görüşe göre kurulan sendikalar, üyelerinin haklarını da arayamıyorlar.

Sendikalar güçlü olsa, masaya vurmasını bilse, taşeron işçi falan mı kalır acaba…