Sanatçılar, Viviane Stroede, Agah Barış Can Aksakal ve Egemen Kemal Vuruşan, cam sanatıyla nasıl tanıştıklarını, festivali ve Eskişehir’de cam sanatının durumunu sizler için değerlendirdi.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Adım Viviane Stroede. Berlin’denim. Berlin’de Glasswork Studio’da çalışıyorum. Aslında geçmişte gazetecilik ve uluslararası siyaset ile uğraştım. Bir dergide çalışıyordum ve üniversite mezuniyetimi grafik tasarım üzerine yapıyordum. Dergilerde çalışırken aynı zamanda Berlin’de Berlin Glassworks için grafik tasarım da yaptım. Müdürümün yanında masada oturup, içerik hazırlıyordum. Bu arada da sürekli fırınlara bakardım ve bu da müdürümü gıcık ederdi. ‘Bir gün bana denemek ister misin?’ diye sordu. Ben de istediğimi söyledim ve denedim. Cam gerçekten bana çok iyi geldi ve bir daha da geriye bakmadım. Henüz meslekte 14’üncü yılımdayım, cam dünyasında hala bebek sayılırım.

onur-röportaj-2

TÜRK SANATÇILARI TANIMA FIRSATI BULDUM

Festival nasıl geçiyor, biraz bahseder misin?

Festival çok ilgi çekiciydi. Benim için geniş bir yelpazede cam sanatçılarını görmek çok güzeldi. Tasarım yönünde ve sanatsal yönde malzemelerle ilgilenilmesini görmek, bu konuda bilgiler edinmek çok ilgi çekiciydi. Türk cam sanatçılarını da daha iyi tanımış oldum. Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunmuştum daha önce ama Türkiye’ye hiç gelmemiştim. Türk sanatçıları da böylece görmüş oldum. Buradaki fırınlar ve tesislerden gerçekten etkilendim. Etkinlik için şehirdeki insanların büyük ilgi göstermesi de çok güzeldi. Şehrin kendisi de çok güzel.


&&&&&&&&&

onur-röportaj-6

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Agah Barış Can Aksakal. 1989 Aydın doğumluyum. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Cam Bölümü’nden mezun oldum 2013 senesinde. 2014 senesinde Seramik ve Cam Sanatları Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladım. Hala devam ediyorum. Yüksek lisansımı tamamladım. Şu anda da sanatta yeterliliğin son dönemindeyim. Tahmin ediyorum önümüzdeki dönem oradan da mezun olacağım.

CAMIN DİNAMİZMİ BENİ ÇOK ÇEKTİ

Cam sanatı ile tanışman nasıl oldu?

2009 yılından beri camla ilgileniyorum. Öğrenciliğim ile başladım. Lisede bir gezi oldu. Ankara, Bursa ve Eskişehir’deki üniversitelere. Orada gördüm. Daha önce lisede hiç bilmiyordum. Resim bölümü mezunuyum. Genelde, resim okurum ressam olurum diyordum. Camı görünce çok değişik çok dinamik böyle. Hem tek kişilik bir iş değil ekip işi hem de malzeme çok güzel. Çok hızlı şekilleniyor. Zor ama malzemenin kendisi beni çok çekti. Camın o dinamizmi, hareketliliği beni çok çekti, o yüzden camı seçtim.

onur-röportaj-4

BAŞKÖŞEDE TÜRK SANATÇILAR OLMALI

Festival nasıl geçiyor, biraz bahseder misin?

Festival çok güzel gidiyor. Şu an 8’incisi. Ben bu atölyenin ilk kurulduğu zamanı hatırlıyorum. Çok mutlu olmuştum. O zaman 2’nci ya da 3’üncü sınıftaydım. Çok mutlu olmuştum çünkü kamu yatırımları çerçevesi içinde bu tarz etkinlikler, bu tarz atölyeler çok küçük bütçeler. Bunların aslında mezunların da isteği ve dikkatiyle bütün belediyelerce yapılması lazım. Çünkü Türkiye çok büyük bir potansiyel. Hem coğrafi açıdan hem kültürel açıdan hem milli birikim açısından. Bizim geçmişimizde de cam işçiliği var. Sadece Çeşm-i Bülbüller değil tezyinatlar var, vitraylar var Beykoz işleri var. Bu tabi bütün ülkeler için böyle. İtalya hep örnek gösterilir. İtalya’nın da bütün coğrafyasına yayılmış bir işçilik değildir cam işçiliği. Murano’ya, Venedik’e ait bir işçiliktir. Tıpkı bizim Beykoz gibi. İsveç’in Boda’sında, Hollanda’nın Leerdam’ında vardır. Bizde de Beykoz’da vardır. Tek mevzu burada bunu sürdürebilmek. O yüzden burayı çok önemli görüyorum. Burada uluslararası bir cam etkinliği. Uzun yıllardır katılmıyordum ben bu etkinliğe. Neden? Uluslararası kelimesi farklı uluslar arasında demek, düzenleyen ülkenin sanatçılarının katılmadığı etkinlik demek değil. Ben yıllarca burada sergilere katılmadım, gelmemeye başladım çünkü burada Türk sanatçıların da çıkmasını çok istiyordum. Bu güzel bir lansman. Burası güzel bir vitrin. Bu vitrinin başköşesinde Türk sanatçıların olması gerekiyor. Bu bundan önceki etkinliklerde olmadı, ilk defa bu sene yapıldı. Hatta o yıllarda da demiştim bu fikri ben attığım için ortaya ‘Artık beni çağırmak zorunda değilsiniz ama başkası olacak ama bunu yapın. Bunu yapmazsanız bu işi geliştiremeyiz’ dedim. Şuraya bir afiş asılıyor, gelen ziyaretçiler Türk sanatçıların isimlerini de görüp ‘Aa Türk sanatçılar da var. Yabancılar var onları da görüyor.’

CAM BÖLÜMÜYLE BİRLİKTE BİLİNÇ OLUŞTU

Eskişehir’de okumuş biri olarak kentteki cam sanatının durumunu nasıl görüyorsun?

Eskişehir’deki Cam Bölümü 2003-2004’te ilk öğrencilerini aldı. Aldıktan sonra bir bilinç oluştu. Öncesinde Paşabahçe’yi falan bilirdik. Camın sanat olarak kabulü aslında bizim ülkemizde de 2000’lerin başına dayanır. Cam Ocağı Vakfı, burası, Mimar Sinan Güzel Sanatlar. Odunpazarı’nda da bu iş açılınca insanlar gelmeye başladı. İnsanlar gelmeye başlayınca başkaları da atölye açmaya başladı. Haliyle şimdi Odunpazarı deyince akla lületaşı geliyor, çibörek geliyor, helva geliyor bir de cam geliyor. Çağdaş Cam Sanatları Müzesi’nin açılması, Odunpazarı Belediyesi’nin açtığı müzede cam eserlerin sergileniyor olması, Külliye’de bu iş için 2 tane kocaman atölyede bu işin yapılıyor olması çok önemli. Odunpazarı’nda pek çok atölyenin açılması bu atölye nedeniyle oldu. Bu yüzden burasını çok önemli görüyorum.


&&&&&&&&&&&

onur-röportaj-5

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Egemen Kemal Vuruşan. 1992 yılında İsviçre’nin Basel kentinde doğdum. Daha sonra ailemle birlikte Türkiye’ye gelerek ilkokul, ortaokul ve liseyi Denizli’de okudum. Denizli Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü’nden mezunum. Ardından hep içimde bir tutku olan, zaten küçük yaşlardan beri de ailemin sanata olan desteği ile birlikte Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde sınavlara girdim. Cam isteyerek tercih ettiğim ve talep ettiğim bir bölümdü. Biraz da istememin karşılığında kazandığım bir bölüm oldu.

CAMLA İLK OLARAK OKULLA TANIŞTIM

Cam sanatı ile tanışman nasıl oldu?

Okulda açılan cam dersleri ile birlikte ilk sıcak camla ve camla tanışmamı gerçekleştirdim diyebiliriz. Daha sonrasında ilerleyen dönemler içinde Cam Ocağı Vakfı’nda birçok dünyaca ünlü cam sanatçısıyla çalışma fırsatı buldum ve bu konuda kendimi daha ileri bir noktaya taşıyabildim. İlk tanışmam okul ve Cam Ocağı Vakfı oldu diyebiliriz. 2010 yılından bu yana camla uğraşıyorum.

onur-röportaj-3

SEYİRCİLERİN İLGİSİ ÇOK YÜKSEK

Festival nasıl geçiyor, biraz bahseder misin?

Festival aslında çok eğlenceli ve çok da interaktif bir şekilde geçiyor. Gerek yerli, gerekse yabancı sanatçılar olsun gerekse seyircilerin yüksek ilgisi sonucu oldukça keyifli geçtiğini söyleyebiliriz. Keyifli işler çıkıyor, ilginç çalışmalar ortaya çıkıyor. Camın zücaciyeden ayrışarak bir sanatla buluşması ve daha çağdaş bir yorumla birlikte izleyici ile buluşması çok önemli.

CAM ATÖLYESİ BURAYI KALKINDIRIYOR

Kentteki cam sanatının durumunu nasıl değerlendiriyorsun?

Eskişehir zaten yıllardan beri cam sektörünün içerisinde olan bir şehir. Yanlış hatırlamıyorsam Şişecam’ın fabrikası da burada. Şu an Odunpazarı’nda oluşan sıcak cam atölyesi ile birlikte yeni sanat eserlerinin ortaya çıkması burayı kalkındırıyor, daha da değerli kılıyor. Aynı zamanda Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi’nde bulunan Cam Bölümü’nün de Eskişehir’i diğer şehirlerden daha farklı bir noktaya taşıdığını düşünüyorum.