Batılının sömürü tutkusu dünya barışını bozuyor. Batılının sömürü tutkusu devam ettikçe kin ve öfkeden arınması mümkün görünmüyor. Kin ve öfke bitmedikçe, barış ve uzlaşı olası değil.

Batı, kendi çıkarlarını kutsamış. Ekonomik çıkarlarını kutsadığı için barış ve uzlaşıya yaklaşmıyor. Barış ve uzlaşıya yaklaşmadığı gibi dünyanın ekonomik kaynaklarını da hiç kimseyle paylaşmak istemiyor.

Batılı, barış ve uzlaşının merkezinde duruyor gibi görünse de savaşın ve kargaşanın fitilini ateşlemekten geri kalmıyor.

Batılı, yeraltı kaynakları ile yer üstü zenginlikleri uğruna insan hayatını hiçe sayıyor. Kimyasal ve iktisadi kaynakları ele geçirmenin derdinde. Adına ateşlediği yangını söndürüyor gibi görüntü verse de yangının daha da artması için bir yandan da yangını körüklemekten geri durmuyor.

Mağrur Batı’nın kendi tarihi geçmişine bakıldığında, tarihin en vahim ve en uzun süreli savaşlarının kendi göbeğinde yapıldığı görülecektir.

Yaklaşık son on beş yıl öncesine göz atalım. Batı’nın tam bir cadı kazanı gibi kaynadığı görülecektir. Bu cadı kazanını kimlerin kaynatmak istedikleri ve etrafa yangını yaymak için nasıl çalıştıkları anlaşılacaktır.

Batılının tarihi Yüz Yıl Savaşlarını unutmamak lazım! Bu savaş kimler arasında çıktı? Bu savaşların yüz sene sürmesindeki neden ne idi? Bu savaşlardan kimler kârlı ve kimler zararlı çıktı?

Şu kadarını söylemek gerekirse, Yüz Yıl Savaşları Fransa ile İngiltere arasında yapıldı. Bu savaşın etkileri Avrupa kıtasının dışına taştı. Fransa güçsüz düşünce, barış ve uzlaşıya başvurmak zorunda kaldı. İngiltere ise toprak alanları ile sömürü sahalarını genişletti. İngiltere’nin bu durumu Amerika’yı ciddi şekilde rahatsız etti. Amerika’nın çıkarları söz konusu olunca I. Dünya Savaşının altını ateşleyiverdi.

1337’den 1453 yılına kadar süren Yüz Yıl Savaşları, insanlık tarihinin en uzun süren savaşları olmuştur.

Geçelim tarihi Otuz Yıl Savaşlarına, yine bu savaşların merkezinde Fransa vardır. Fransa ile Almanya arasında 1618’den 1848’e kadar süren bu savaşlara “Otuz Yıl Savaşları” denir.

Otuz Yıl Savaşları Fransa’nın bütünleşmesi ve Almanya’nın parçalanmasıyla sonuçlanmıştır. Ayrıca, bu savaşlar sonrası Batılılar arasındaki dini anlaşmazlıklara son verildi. Otuz Yıl Savaşlarının dini uyumsuzluklardan çıktığı söylenir. Daha doğrusu Katolikler ile Protestanlar arasında gelişti denilir. Hâl böyle ise işi bilenler buna dini uyumsuzluktan ziyada mezhep çatışmaları denmesinin daha doğru olacağını vurguluyorlar.

Bütün savaşlarda olduğu gibi Otuz Yıl Savaşlarının özüne inildiğinde ekonomik çıkarlardan kaynaklandığı anlaşılacaktır. Bu savaşları Batılı, kendi coğrafyasındaki madensel, kimyasal ve iktisadi çıkarlar için yapmadı da ne adına yaptı?

Öncelikle şu konuyu aydınlatmakta fayda var. Dünya kurulalı Yüce Yaradan tarafından dünya yüzüne barış ve uzlaşı için kademeli olarak üç farklı ilahi din gönderilmiştir.

Bu dinlerin ilki kendi dönemine has olmak üzere Hz. Musa’ya indirilen Yahudilik dinidir.  İkincisi, Hz. İsa’ya indirilen ve yürürlük süresi sınırlı olan Hristiyanlık dinidir. Bu iki ilahi dinin asıl geliş amaçları, insanlığa ebedi barış ve uzlaşı kültürünü getiren İslam dininin birer alıştırma safhaları olmalarıdır.

Hristiyanlık ile Yahudilik dinlerindeki ilahi ölçülerin ayarları insan eli ve aklıyla bozuldu. Allah’ın bu dinlerin ayarları ile oynanmaması konusunda vaadi yoktur.

Savaşların kaynağı din anlayışından öte çıkar çatışmasıdır. Sömürü çarkının bozulacağı endişesidir.

Batılı hakkaniyetten yana değil çıkarlarının peşindedir. Mazlumun yanında değil sömürgeci güç birliğinin içindedir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!