18 Mart’ta, Çanakkale Zaferi ve Şehitlerini Anma Gününü bir kez daha yaşadık. 20. Yüzyılın başlarında sömürgecilik ve milliyetçilik akımlarının etkisiyle emperyalist devletler sınırlarına sığmaz oldular. Emperyalistler ikiye bölündü. Dengeler bozuldu. Yeni devletler kuruldu. Siyasi ve iktisadi buhranlar alevlendi. Emperyalistler Dünyayı yeniden yapılandırmaya kalkışınca savaş kaçınılmaz hâl aldı. Çanakkale’de 18 Mart 1981’de askerliğim sırası merasim kıtasında görevli idim. Her Mehmetçik gibi görevimi onurla ifa ettim. Vatan söz konusu olunca Milli duyguların şaha kalkmaması mümkün mü?

28 Haziran 1914’te Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdının bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi bardağı taşıran son damla oldu. Avusturya’nın Sırbistan’a seferberlik ilanı Birinci Dünya Savaşının fitilini ateşledi. Balkan savaşları da İngiliz-Alman çekişmesi kaynaklıdır. Almanlar, İngiltere ile Fransa’nın menfaatlerine ters düştü. Birinci Dünya Savaşı Dünya tarihinin en kanlı savaşıdır. Osmanlı’nın dünya coğrafyasında en geniş sınırlı ülke vaziyeti emperyalizmin sömürü alanlarını daralttı.  Doyumsuz emperyalistler öteden beri boğazları ele geçirmenin peşine idiler. 

28 Ocak 1915’te Emperyalistler, Osmanlı’yı paylaşmak hırsıyla Çanakkale savaşını başlattılar. Birinci Dünya Savaşı, dünyayı kasıp kavurdu. Osmanlıyı güç kaybına uğrattı. Çanakkale Savaşı hâline Mehmet Akif: “Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,” demiş. Çanakkale savaşları denilince Türkün yenilmezliği, Çanakkale’nin geçilmezliği ve Çanakkale’de yaptığım askerlik anılarımdan 1981’in yazında askeri atış alanına dağın tepesinden su indirerek yaptığımız çeşme hatırıma gelir.

Bir gün atış alanında dağın zirvesindeki kuşlar izliyordum. Tabur Komutanımız Rahmi Tüfekçi: “Amca neyi izliyorsun?” dedi. “Komutanım, kuşların hareketliliğini.” dedim. “Leş kapışıyorlardır.” dedi. Komutanım, leş olsaydı akbabalar ile leş kargaları olurdu. Bunlar leşçil olmayan kuşlardan, dedim.  “Gidip bakalım.” dedi. Nasıl isterseniz, dedim. Birkaç kişi dağın tepesine çıktık. Orada, atış alanının aksi istikametine akan bir su kaynağı vardı. Tabur Komutanı, sonra görüşürüz.” dedi. 

Ertesi gün Tabur Komutanı, postasına: “Amca’yı çağır.” demiş. Alayda bana amca diyorlardı. Yaşım yirmi altı idi. Okulu dondurdum. Memuriyete ara verip askere gittim. Komutan: “Amca, gidip suyu inceleyip gelelim.” dedi. Akabinde Rahmi Binbaşı: “Amca, bu suyu atış alanına indirebilir miyiz?” deyince, indiririz Komutanım! “Ekibini kur. Suyu indir. Çeşmeyi yap!” emrini verdi. Durumu irdeleyip yarın size malumat arz ederim, dedim. Karargâh bölüğü dâhil bölüklerden ustalık ve amelelik yapacak on beş Mehmetçik’i tespit edip tabur kotanına isimlerini takdim ettim. 

Jandarma Kışlası Çanakkale çıkışı Bursa yolu üzerinde, atış alanı da Ezine yolu tarafında dağın dibinde idi. Kışla ile atış alanı arası yaklaşık yedi km’lik yoldu.  Komutan, gidip gelişimiz ile malzemeleri taşıyacak bir araç tahsisi etti. “Çavuş, emir-komuta senin… Bir ay sonra çeşmeden su içmek istiyorum.” dedi. Çanakkale Savaşı hâline Mehmet Akif: ““Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer / Kaynıyor kum gibi… Mahşer mi, hakikat mahşer / Yedi iklîmi cihânın duruyor karşında;  Ostralya’yla bakıyorsun: Kanada! / Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ… / Hani tâûna da züldür bu rezil istilâ…” demiş.   

Ecdadımız kanları, canları pahasına inançlarını yürek ve akılla birleştirip bu vatanı kurup korudular. Türk gençliğine emanet bıraktılar. Biz de, terimizin son damlasına kadar çalışıp suyu atış alana indirmek için canhıraş çalıştık. “Çanakkale geçilmez! Türk yenilmez” bilinç ve azmiyle yirmi beş günde vatan toprağını koklaya, koklaya çeşmeden suyu akıttık. Sonra Rahmi Komutana, çeşme tamamdır tekmilini verdim. Arkadaşlar vatansever ve milli şuur duygusuyla yetişmiş isimsiz kahramanlardan... Suyoluna döşediğimiz büzlerin hendeğini kazarken dosta mevzi, düşmana mezar azmiyle çalıştık. 
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın! 

Yunus Emre GÜLLÜ-23 MART 2024 / Milli irade