İnfaz düzenlemesinin TBMM Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında söz alan Çakırözer, “intihara yönlendirme”, “taksirle öldürme” ve “yaralama sebebiyle ölüme neden olma” suçlarını işleyenlerin infaz indirimi kapsamına alınmasıyla 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği Soma davası, 18 maden işçisinin hayatını kaybettiği Ermenek davası, YHTnin raydan çıkması sonucu 25 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu davası, 9 yurttaşın yüksek hızlı trenin karşıdan gelen trenle çarpışması sonucu hayatını kaybettiği yüksek hızlı tren davası ve 12 öğrencinin yurtta yanarak hayatını kaybettiği Aladağ davası ve benzeri davaların faillerinin infaz indiriminden yararlanmasını gündeme taşıdı. Çakırözer, Gezi Parkı direnişinde Ali İsmail Kormaz, Abdullah Cömert ve Berkin Elvan’ın ölümlerine sebep olan güvenlik görevlilerinin de infaz düzenlemesi kapsamına gireceklerini belirterek, “Gezi’nin çocuklarının failleri çıkarken, katliam gibi maden-tren kazalarının, yurt yangınlarının failleri çıkarken, gazetecilerin Barış’ların, Ahmet Altan’ın, Demirtaş’ın, Kavala’nın ve yüzlerce siyasi tutuklunun cezaevinde kalmasını hiçbir vicdan kabul etmez. Ne kendimize ne de halka anlatabiliriz” dedi.
‘GAZETECİLER, DEMİRTAŞ, KAVALA CEZAEVİNDEYKEN’
Adaletli, eşit, vicdanların kabul edeceği bir düzenleme olması gerektiğini söyleyen Çakırözer, “Salgının boyutu da dikkate alınarak bunun kapsamının mutlaka genişletilmesi gerekir. Gasp, yaralama, çete suçları, taksirle adam öldürme ve birçok suçu kapsam içine alan, düzenleme söz konusu. Ama diğer yanda Benim meslektaşlarım gazeteciler var. Sadece haber yaptıkları için Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Ferhat Çelik, Aydın Keser ve daha onlarcası haksız hukuksuz cezaevinde. Benzer şekilde, yaptığı konuşmalar nedeniyle Selahattin Demirtaş cezaevinde. Osman Kavala hiçbir suçu yokken iki buçuk yıldır cezaevinde. Yüzlerce yurttaş düşündüğü için gözaltında, cezaevi yolunda. Düşünceyi özgürleştirmeden bu haliyle toplum vicdanı bunu kabul etmez ” dedi.
‘BU AYIBI TAŞIYAMAYIZ’
Çakırözer, “Gezi direnişi sırasında ölümlere sebep olan güvenlik görevlileri bu paket sayesinde çıkacaksa ya da hüküm almaları durumunda cezaevine girmeyecekse; beraat etmiş olmasına rağmen Osman Kavala’yı iki buçuk yıldır cezaevinde tutmamız adaletsizliktir. Kimsenin vicdanına sığmayacak. Benzer şekilde, gazetecilerin cezaevinde kalması… Ülkemiz yıllardır gazetecilere yönelik haksız, uzun tutuklamalar nedeniyle dünyanın gazeteci hapishanesi olarak bilinmekte. Biz bu ayıbı daha fazla taşımamalıyız. Bir gazetecinin susması hepimizin özgürlüğünün elinden alınması demektir, 83 milyon olarak basın özgürlüğü hepimizin özgürlüğüdür” dedi.
‘BİR MUSİBETTEN TOPLUMSAL BARIŞA ULAŞALIM’
Geçen yıl kanunlaşan yargı reformu ile haber ve eleştirinin suç olmayacağı yönünde taahhütte bulunulduğunu anımsatan Çakırözer, “Şimdi bu sözümüzün gereğini yapalım. Sadece yazdığı, düşündüğü, konuştuğu için cezaevinde tutulan gazetecilerimizin, siyasetçilermizin, aydınlarımızın bu düzenlemeden faydalanmasını sağlayalım. Bir musibet ile mücadele için, cezaevlerinin bu salgından etkilenmemesi için gündeme gelen bu kanunun kapsamı genişletilerek ihtiyacımız uzun süredir olan toplumsal barışı sağlama fırsatını elimizden kaçırmayalım” çağrısında bulundu
‘TUTUKLULAR DA KAPSAMA ALINSIN’
Düzenlemeden sadece hükümlüler değil tutukluların da yararlanması gerektiğini belirten Çakırözer, “Salgın nedeniyle ağır hasta, gebe ve engelli tutuklular için getirilen adli kontrol ile tahliye uygulaması olumludur. Kapsamı salgının boyutu dikkate alınarak mutlaka genişletilmelidir. Madem 65 yaş üstüne evde kalsın diyoruz. 65 yaş üstü tutuklular da bir kereliğine tahliye edilerek tutuksuz yargılanmalıdır” dedi