SAĞLIK & YAŞAM

Erken evrede ciddiye alınmayan varis hastalığı için uzman uyarısı

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Taner Şaşırtan, varislerin görsel olarak başlayıp ağrı ve şişkinlik şikayetiyle devam ettiği için ilk aşamalarda ciddiye alınmadığını, hastaların ancak ileri aşamalarda hekime başvurduğunu söyledi. Dr. Şaşırtan, varislerin akciğer pıhtısına yol açabileceğini ve bu pıhtı sorununu yaşayan hastaların 3’te birinin yaşamını kaybettiğini belirtti.

Uzun süre ayakta durarak çalışan birçok kişinin mücadele ettiği varis rahatsızlığı, tüm hastalıklarda olduğu gibi ileri evrelerde insan hayatını tehlikeye sokacak boyutlara ulaşabiliyor. Hem genetik hem de topuklu ayakkabı kullanımından dolayı kadınlarda daha çok görülen varisler, gerekli ultrason görüntülemelerinin ardından uygun tedavi ile sorun olmaktan çıkıyor. Fakat dikkat edilmeyen ve ileri evrelere ulaşan varislerin sonucunda, toplardamarda biriken kanın pıhtılaşarak akciğere sıçramasıyla hayati riskler oluşturduğunu belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doktor Taner Şaşırtan “Erken teşhiste tedavi oranı daha fazla oluyor” dedi.

“Görsel olarak başlar ağrı ve şişkinlikle devam eder”
Cilt altındaki damarların görünür hale gelmesiyle ortaya çıkan varis hastalığının yaygın oluşundan bahseden Dr. Şaşırtan, “Varis dediğimiz hastalık, toplardamarların cilt altından yüzeye doğru çıkıntı yaparak, görsel olarak başlayan ve sonrasında da ağrı ve şişlik şeklinde devam eden bulgularla ortaya çıkar. Varisi, toplardamar yetmezliği olarak da adlandırabiliriz” dedi. Dr. Şaşırtan varis oluşumuna sebep olarak toplardamar sistemi içindeki basınç artışının yani toplardamar hipertansiyonunun ana problem olduğunu, bu hipertansiyonu oluşturan iki önemli faktörün de toplardamarlarda gelişen tıkanıklıklar ya da kapakçıkların fonksiyonlarında ve yapılarında bozulmalar olduğunu belirtti.

"Genetik yatkınlık çok önemli”
Varis oluşumunun birçok sebebinin olmasına rağmen en büyük etkenin genetik yatkınlık olduğuna değinen Dr. Şaşırtan, “Varislerde genetik yatkınlık çok önemli. Herhangi bir hastalığa bağlı olarak da oluşabiliyor. Obezite dediğimiz şişmanlık, hareketsizlik, aşırı ayakta durma, uzun süre topuklu ayakkabı giyme, kolesterol, tansiyon, şeker gibi damarları etkileyen hastalıklar sonucu da varislerle karşılaşabiliyoruz” diye konuştu. Dr. Şaşırtan, ultrasonografi yöntemiyle hastalığın evresini, kaçak miktarını, kapakçıkların durumunu değerlendirdiklerini ifade etti.

“Akciğerine pıhtı atan hastaların 3’te 1’ini kaybediyoruz”
Akciğer pıhtısıyla hayati risklerin oluştuğunun altını çizen Dr. Şaşırtan, “Gerekli önlemler en baştan alınmadığı takdirde ileriki süreçlerde varisler can sıkıcı durumlar oluşturabiliyor. Toplardamarda biriken kan pıhtılaşıp akciğere atabiliyor. Bu da hayati risk oluşturuyor. Günümüzde akciğerine pıhtı atan hastaların 3’te 1’ini kaybediyoruz. Ani ölüm dediğimiz olaylar gelişebiliyor. Bazen nefes darlıkları oluşabiliyor. Ayrıca iyileşmeyen yaralar oluşmasına neden olabiliyor” dedi. Varisin toplumda çok fazla önemsenmeyen bir hastalık olduğuna dikkat çeken Dr. Şaşırtan, bu nedenle hastaların en ileri safhada ve iyileşmeyen yaralarla hekime başvurduğunu söyledi.

“Hastanın evresine ve şikâyetine göre tedavi yöntemi”
Varislerde de erken teşhisin kalıcı veya hayati risk oluşturan problemlerin önüne geçtiğini vurgulayan Dr. Şaşırtan, tedavi sürecine dair şunları söyledi: “Hastaya göre değişen bulgular ve varis çeşitleri var. Kılcal damarlar, örümcek ağı gibi olan damarlar ve çok çok iri damarlar şekline görebiliyoruz. Bazı hastalar açık yaralarla geliyorlar. Bunların tedavileri çok önemli. Erken teşhiste tedavi şansımız daha fazla oluyor. Günümüzde açık yaralarda bile tedavi şansı oluyor. Açık yaralarda artık PRP yöntemleri de kullanılıyor. Çeşitli kremler var. Normal varislerde de kapalı yöntemler, yapıştırma yöntemleri var. Dış lazer ve iç lazer tedavileri mevcut. Yani hastanın evresine, şikayet durumuna ve ultrason sonuçlarına göre değişen birçok tedavi yöntemi kullanılabiliyor.”

“Yaştan ziyade genetik yatkınlık etken oluyor”
Varislerin genel olarak yaşla değil de genetik yatkınlık ve yaşam biçimiyle alakalı olarak oluştuğundan bahseden Dr. Şaşırtan, varislerin kadınlarda daha çok görüldüğünü belirtti ve “Yani hormonal etkileri bile var. Bazen regl döneminde bile artan varisler var. Genetik yatkınlık kadınlarda daha fazla. Ayakta durmak, topuklu ayakkabı giymek de risk faktörlerinden. Bazen çok erken yaşlarda başlıyor, yapısal bir hastalık olduğu için yaştan ziyade genetik yatkınlık etken oluyor” dedi.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }