Denizlerde Yeni Dönem: Mavi Vatan’ın Sınırları Genişliyor
Türkiye’nin uluslararası arenada attığı stratejik adımlar, özellikle Orta Doğu ve Güney Asya hattında yakından takip edilmeye devam ediyor. Son olarak 3 Aralık’ta Pakistan ile imzalanan 5 büyük hidrokarbon anlaşması, dünya kamuoyunun gözünden kaçsa da İsrail merkezli yayın organlarında geniş yankı uyandırdı. Özellikle ABD merkezli Algemeiner gibi platformlarda yer alan analizler, bu iş birliğini basit bir enerji ortaklığının çok ötesinde, "sessiz ama derinden gelen bir jeopolitik deprem" olarak nitelendiriyor. Ankara’nın Mavi Vatan doktrinini Ege ve Akdeniz’in dışına, Hint Okyanusu’na taşıma vizyonu, Tel Aviv’deki güvenlik bürokrasisinde ciddi bir rahatsızlık uyandırmış durumda.
Anlaşmanın detaylarına bakıldığında, Türkiye Petrolleri’nin (TP) Pakistanlı dev şirketlerle el sıkışarak üçü deniz, ikisi kara sahası olmak üzere toplam beş bölgede arama faaliyetlerine başlayacağı görülüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın önümüzdeki yıl sismik araştırma gemilerimizin Pakistan sularına ineceğini müjdelemesi, bu stratejinin ne kadar hızlı hayata geçeceğinin bir kanıtı. Ancak bu durum, İsrail tarafında "doğu kapısının kontrol altına alınması" korkusunu tetikledi. İsrail ekonomisinin yüzde 90’ının deniz ticaretine bağımlı olması, Türkiye’nin Karachi kıyılarında bayrak göstermesini Tel Aviv için stratejik bir "boğma noktası" haline getiriyor.
Öte yandan, projenin askeri ve teknolojik boyutuna dair iddialar da uluslararası kulislerde konuşulmaya devam ediyor. Türkiye’nin yükselen bir askeri güç olarak nükleer kapasiteye sahip Pakistan ile kurduğu bu derin bağ, Batı merkezli analizlerde "enerji görünümlü bir stratejik şemsiye" olarak değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha önce Malezya ve Endonezya ile yaptığı temaslar da göz önüne alındığında, Türkiye’nin Asya-Pasifik hattında kalıcı bir enerji ve güvenlik mimarisi inşa ettiği net bir şekilde anlaşılıyor. Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’in de katılımıyla taçlanan bu iş birliği, Ankara’nın küresel satranç tahtasında hamle alanını her geçen gün daha da genişlettiğini gösteriyor.