Toplumsal tüketim alışkanlıklarımızın bizi yok oluşa sürüklediğini belirten yazar Buket Uzuner, Türk edebiyatından örneklerle eskiden bu topraklarda insanın doğayla ilişkisinin çok daha güçlü olduğunu, ancak bu ilişkinin artık çok zayıfladığını vurguladı. Uzuner, son yıllarda kaleme aldığı tabiat dörtlemesinin tamamladığı üç kitabından (Su, Hava, Toprak) bölümler okudu. Ömer Madra ise konuşmasına son yıllarda yapılan araştırmaların bulgularıyla başladı ve ilkel toplulukların doğayla ilişkisinden örneklerle insanın bugünkü mücadelede neler yapması gerektiğine dikkat çekti.

 

TERMİKSİZ GELECEK MÜMKÜN

 

Avrupa’da Enerji Dönüşümü adlı oturumda, Climate Tracker (İklim Takipçileri) kampanya sorumlulularından Arthur Wyns, Türkiye’de kentlerde yaşayan insanların yüzde 97’sinin Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) değerleri üzerinde hava kirliliğine maruz kaldığının altını çizerek Avrupa’nın kömürden çıkış politikalarına ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyeline dikkat çekti.

İklim ve enerji uzmanı Özgür Gürbüz, Türkiye’nin ithal kömür bağımlılığına dikkat çekerek, yerli ve milli politikasının sorgulanması gerektiğini belirtti. Ayrıca enerji tüketiminin artmasının ekonomik gelişmişlikle bir alakası olmadığının, enerji verimliliğinin ekonomik büyüme anlamına geldiğinin altını çizerek, Türkiye ve Avrupa’nın güneşlenme haritası üzerinden Türkiye’nin kayda değer güneş enerjisi potansiyeline dikkat çekti.

 Güneş enerjisi uzmanı mühendis Deniz Selkan Polatkan ise ucuzlayan güneş enerjisi üretimine vurgu yaparak, teknik altyapının ve mühendisliğin önemine dikkat çekti. Polat Türkiye’de güneş enerjisinin önünü açmak için yapılması gerekenleri sıraladı: “TEİAŞ lisanssız kapasiteleri yeniden açmalı, şebekeye bağlantılı öz tüketim ve fazla üretim satışı için mevzuat yenilenmeli, izin ve proje aşamalarını kolaylaştırmak gerekli” dedi.

 

YEREL MÜCADELE ÇOK ÖNEMLİ

 

Yerel hareketlerden örneklerin paylaşıldığı oturumda, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, özellikle Çırpılar ve Kirazlıdere termik santralleri için verdikleri mücadeleden bahsederek Eskişehir’e ilham verirken, DOSAB Termik Santraline Hayır platformundan Nezahat Akışlı, Bursa’da organize sanayi bölgesine kurulmak istenen DOSAB termik santraline karşı açtıkları davalardan ve yerel desteğin çok önemli olduğundan söz etti.

 

KAZANIYORUZ ÇÜNKÜ HAKLIYIZ

 

Etkinliğin son oturumunda söz alan Eskişehir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Levent Özbunar ve Eskişehir Tabip Odası Başkanı Mehmet Akif Aladağ ise Eskişehir’in kömürden enerji üretimini neden istemediğine, santralin ne gibi etkilere sebep olacağına ve mücadeleyi devam ettirmek için yapılması gerekenlere değindiler. Özbunar, TMMOB tarihinde ilk defa özel bir çalışma grubunun Alpu için kurulduğunu, bu grup tarafından gerçekleştirilen çalışmanın da yakın zamanda kamuoyuyla paylaşılacağını belirtti. Aladağ ise, Avrupa’da her yıl 18.200 erken ölümün sadece termik santrallerin yarattığı kirlilik sebebiyle meydana geldiğini söyledi ve Türkiye’de planlanan tüm termik santraller yapılırsa ülke bütçesinin yüzde 20’sinin sağlık harcamalarına ayrılmak zorunda olacağına dikkat çekti. Aladağ sözlerini şu şekilde tamamladı: “Biz gücümüzü gerçekliğimizden ve haklılığımızdan alıyoruz. Kazanıyoruz çünkü haklıyız. Bu mücadeleyi de kazanacağız”