Tüm dünyada dün Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi, tepkiler ortaya konuldu.

Eskişehir de kadınıyla erkeğiyle bu etkinliklere katıldı. Türkiye’de ilk kez önceki gün Eskişehir’deki erkekler kadına şiddete karşı yürüyüş yaparak tepkilerini gösterdiler.

Ah bir de Ayşe Tuğba Arslan hayatını kaybetmeseydi.

Bundan 45 gün önce şehrin göbeğinde, Atatürk Bulvarı’nda boşandığı 25 yıllık eşinin kurduğu pusuda satırla ağır yaralanmıştı.

Maalesef hayat mücadelesini kaybetti.

 

***

Ayşe Tuğba Arslan öylesine ağır yaralanmıştı ki, bunu babasının ifadelerinden anlayabiliyoruz.

Böyle bir şeyi bir insan nasıl yapabiliyor, anlamak mümkün değil.

Bir çok kadın cinayetinde gördüğümüz gibi cinayeti işleyenler bir süre sonra iyi halden ya tahliye oluyorlar ya da cezalarında indirim yapılabiliyor.

Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla çeşitli kadın derneklerinin yöneticileri de açıklamalar yaptılar.

Emine Bulut cinayetinde, Emine Bulut’un “ölmek istemiyorum” şeklindeki feryadı halen kulaklarımızda.

Kızının feryatları da öyle.

Bu olayda “canavarca his” oluşmadığı belirtiliyor.

 

***

Kadın dernekleri buna isyan ediyor.

Çocuğunun gözü önünde, kadının boğazının kesilmesinin nasıl oluyor da canavarca his olmadığını söylüyorlar.

Ayşe Tuğba Arslan olayında da aynı durum var.

Bir kadına satırla saldırmak neyin nesi.

 

***

Kadınlar yaptıkları açıklamalarda özetle şöyle diyorlar.

“Ne acıdır ki, 21. yüzyılın neredeyse bir çeyreğini geride bıraktığımız bu günlerde ülkemizde kadınlar erkek egemen sosyal bir yapıyla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Kadınlarımız hukuk nezdinde eşit haklara sahip olmasına rağmen bu gün hala temelinde eğitimsizlik yatan pek çok haksızlığın mağduriyetini yaşıyorlar. Türk kültürünün temel taşlarından olan saygı ve hoşgörünün yerini alan şiddet olayları gün geçtikçe etki alanını genişleterek her yaş ve sosyoekonomik gruptan kadınlarımızın kişilik haklarına ve bedenine yönelik; tecavüzden cinayete kadar geniş bir aralıkta artarak devam etmektedir.  Akla, vicdana, insani değerlere sığmayan bu duruma karşı durmak, kadınıyla erkeğiyle toplumun her bir ferdinin sorumluluğudur.”

Evet durum budur…