Günümüzün hastalıklarından biri olan obsesif kompülsif kişilik bozukluğu; sürekli panik hali, her şeyi takıntı haline getirme, detaylara fazla takılma gibi birçok davranış olarak karşımıza çıkıyor. Daha çok gençlerde görülen bu bozukluk, amacının dışına çıkan detaylarla ilgilenildiğinde takıntı haline dönüşüyor. Dürtülerle gelen ve zamanla yineleyici şekilde geri dönen bu hastalık, insanların hayatlarında olumsuzluklara neden oluyor. İnsanların evlerinden işlerine giderken ya da yolda yürürken farkında olmadan ve sürekli yapılan uç davranışlar düzeltilmediğinde zamanla engellenemiyor. 
Obsesif kompulsif bozukluk hakkında bilgiler veren Uzman Psikolog Aslı Özsoy, "Obsesif kompulsif bozukluk, kaygı bozukluklarının içerisinde olan ruhsal bir bozukluktur. Genel olarak insanlar yaşadıkları sıkıntıları gizleme çabası içerisinde olurlar. Bu yüzden destek alma eğilimleri de azdır. Sıklığının ve yaygınlığının saptanması da bu yüzden güçleşir. Obsesyonlar bireyin kabul edemediği, kişinin iradesi ve kontrolü dışında otomatik olarak ortaya çıkan, iğneleyen ısrarcı düşünce ve dürtülerdir. Kompülsiyonlar ise çoğu kez obsesyonlara tepki olarak ortaya çıkan ve kişinin engelleyemeyeceği, tekrarlayıcı davranışlardır. Düşünce ve davranış takıntısı olarak bildiğimiz, insanların utanç ve zarar verici, ayıp, kabul edilemez düşünceleriyle ‘Ya yaparsam? Yaptıysam? Oldu mu?’ şeklinde tekrara düşerek gözlenebilir davranışlar sergilemeye başlarlar" dedi. 

"Bu durum büyürse gündelik hayatı etkiliyor" 
Özsoy, "Örneğin sürekli kontrol etme, yolda yürürken çizgilere basmama, sayarak gitme, parkeleri sayarak yürüme, sürekli el yıkama alışkanlığı, kelime tekrarı yapmak gibi örnekler verilebilir. Bu kişiler genel olarak aşırı sorumluluk duygusu, mükemmeliyetçilik, tehlikeyi büyüme-abartma, kontrollü olma, suçluluk veya utanç duyma, öfke ya da öfke kontrolünde zorluk çekme gibi durumları olabilir. Kişinin gündelik hayatını, ilişkilerini bozuyorsa çevresinden ya da ailesinden ‘artık yeter, dur, burada bunu yapmaman gerekiyor’ gibi şikayetler alıyorsa mutlaka psikolojik bir destek görmesi gerekir. Kişi belki bunu içten içe fark ediyor ama dışarıya bunu belli etmemeye çalışıyor. Çünkü ‘dışarıdan yanlış anlaşılır mıyım? Benimle alay ederler mi?’ gibi düşünceleri bastırmaya çalışıyor. Bunu yapmaya çalışırken de işte tepkilerini büyütebiliyor. Dışarıdan eğer fark edilirse ve bu durum büyümeye başlarsa sıkıntı oluyor. Yoksa hepimizin kendi içinde beslediği, farkında olmadığı ama ara ara yaptığımız takıntılara sahip olabiliriz. Bu kesinlikle bir şeye bağlıdır diyemeyiz ama belki o an bir şey düşündüğü için bunu yapma gereksinimi duyuyor. Sadece alıştığı bir davranış modeli olduğu için bunu yapıyor. Ama bunu artık işe gitmekte yolunu bulamıyorsa, bir yere gidemiyorsa, bu durum gündelik hayatına fazlasıyla etki ediyorsa ve karıştırıyorsa o zaman psikolojik destek almak gerekiyor" ifadelerini kullandı.