Elazığ depreminde 35 vatandaşın yaşamını yitirdiğini ve binlerce vatandaşın yaralandığını söyleyen Kılıç,‘‘Sayısız bina da çökmüş ve hasar görmüştür. Ülkemizin neredeyse tamamı deprem riski altında bulunmaktadır. Her yaşadığımız deprem ise acı gerçekleri bir kez daha yüzümüze vurmaktadır. Ülke tarihinin en büyük ve sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olan Marmara Depreminin üzerinden tam 21 yıl geçti. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinin yok sayılmasının bedeli, kelimenin gerçek anlamıyla ağır oldu. Peki bu 21 yıl içerisinde ne gibi önlemler alındı ve bundan sonra nasıl bir politika izlenecektir. Her depremden sonra ekran karşısına geçip ülkemizin faylarını mı tartışacağız yoksa acı haberlere bakıp bir daha olmamasını mı bekleyeceğiz.Son 21 yılda hiçbir olaydan ders çıkarmadığımız ve her depremden sonra 10 günlük deprem gündeminden sonra yaşanılanları ve bundan sonra yaşanabilecekleri unutup tekrar aynı bildiklerimizi yapmaya devam edeceğiz’’ diye konuştu.

‘DAYANIKLI YAPILAR YAPILMALI’

İmar Barışı hakkında da konuşan Kılıç,‘‘ Kaçak yapıların deprem güvenliği yapı sahibinin beyanına bırakılmıştır. Bu yapıların depremde yıkılma ihtimali çok yüksektir. Bilimi, tekniği ve mühendisliği yok sayarak yapı üretilmesinin bedelini çok ağır ödeyeceğiz. Eskişehir de depremselliği yüksek olan illerin başında gelmektedir. Depremin olması kaçınılmazdır. Ancak ne zaman olacağını bilmemiz şu anki teknolojiyle mümkün değildir. Yapılması gereken iş açıktır. Mevcut yapı stokumuzun durumunu çıkartıp, depreme dayanıklı yapılar yapmanın önünü açmaktır. İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi olarak artık fay hatlarını değil depreme dayanıklı yapıları konuşmalıyız diyoruz. Unutmayalım insanları öldüren faylar değil depreme dayanıksız binalardır’’ ifadelerini kullandı.