Lületaşımız, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tren istasyonunda, seyyar camekan içersinde lületaşının satıldığını gördüğünde ; “Tabiat ananın sadece Eskişehirimize bahsettiği  dünyanın en ender, en güzel taşını burada işleyin ve tanıtın” dediği gibi dünyanın en ender işlenerek değerine değer katılan kıymettir. Eskişehir  bunu, metrelerce yerin altından çıkarılan, işlenerek değerine değer kazandıran ekmek derdindeki işleyene, sanatçısına bırakmış. Yerin altından çıkar, işle, tanıt, satıp ekmeğini kazan demiş. Onun için de kendi halinde,  sorunları çözülemeyen konularımızdan biri olmuştur.

I M G 20240218 W A0000

Eskişehir’de değerlerimize gerçekten ciddi ve bilinçli olarak sahip çıkan kurumumuz Eskişehir Sanat Derneğimiz var. O da 2002 yılında kurulmuş,  daha yeni bir kurumumuz  önce “Lületaşı’yı Tanıma-Tanıtma ve Geliştirme Birimi”ni oluşturup neler yapılmalı ile yola çıkmış. Lületaşı sanatçılarımızla, sektörle lületaşımızı tanımaya, belge toplamaya ve arşiv yaratmaya başladı. Bir tarafta da bugün unutulmuş eski modellerin tekrar kazanılması ve yeni modeller kazanılması için uygulamalı atölye çalışmalarını başlattı. Bir başka yönü de tanıtma idi. Onu da önce Eskişehir’de tanınıp bilinmesi, sanat ortamında yer almasını sonra da diğer şehirlere tanıtımını gerçekleştirmesi gerekiyordu. Bunun için de gerek tanıtımında gerekse belge arşivini oluşturmada fotoğraflara gereksinimi vardı. Onun için önce derneğin “Eskişehirimizi Fotoğraflıyoruz” projesinde  üyesi fotoğraf sanatçılarından lületaşının fotoğraflamasını istedi. Sonra da hem sanatçılar arasında hem de lise öğrencileri arasında “Lületaşı Fotoğraf Yarışmasını” başlattı. Bunu gerçekleştirirken Eskişehir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nin  kapılarını çaldı ve Sosyal Sorumluluk Projesi olarak desteğini istedi. Kültürel değerlerimize sahip çıkmada bilinçli olan  Başkan Ekrem Birsen ile  bu fotoğraf yarışması başlatıldı ve geleneksel olarak sürdürerek bu yıl 10.su gerçekleştirildi. Bu yarışmada hem Lise öğrencileri, hem de amatör, profesyonel fotoğraf sanatçılarımız lületaşı ile hiç tanışmamış kişiler olarak güzel, iddialı fotoğraf çekmek için atölye atölye, dükkan dükkan geziyorlar. Lületaşı sanatçılarımızla tanışıyorlar, bilgi alıyorlar ve lületaşımızı yakından tanımış oluyorlar. Eskişehir Sanat Derneği’de oluşturduğu arşivi ile sergiler açıyor. Sadece Eskişehir’de değil Antalya Festivali, Ayvalık Sanat Günleri, Aydın, Bursa gibi bir çok şehirde. Zaman zaman da okullarımıza da götürerek sergiler açıyor. Hatta okullarda  taş götürerek,işletiyor,yapılmış örnekler gösteriyor, ayrıca filmlerle yer altından çıkışından satışına kadar gösteriyor ve böylece tanıtımını da gerçekleştiriyor.

Lületaşımızı işleyen sanatçılarımız işleyip işleyip satmışlar, yurt dışına göndermişler. Kendilerinin de fotoğrafları yok denecek kadar az ve küçük küçük fotoğraflar. Eskişehir Sanat Derneği zaman zaman eski vefat etmiş ustalara anma-tanıtma etkinlikleri düzenliyor ve ailelerinden fotoğraflarını istiyor. Bir kaç tane, anma sergilerine koyacak fotoğraflarını da bulamıyor. Düzenlenen bu lületaşı fotoğraf yarışması bu yönü ile de çok önem taşıyor.

Eskişehir Turizm Çalıştayı’nda Yunus Emre

Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy’un yönlendirmesi ve Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi ile Eskişehir İl Kültür Turizm Müdürlüğü’nün çalışmasıyla Anadolu Üniversitesi’nde iki gün süren “Eskişehir Turizm Çalıştayı” düzenlendi. Gerçekten Eskişehir’in bu alanı konuşulması gerekiyordu  ve bir yol haritası çıkarılmasına büyük ihtiyaç vardı. Sayın valiyi kutluyorum.  Eskişehir’e yeni atanan Vali  Hüseyin Aksoy ‘un çok yerinde iyi, doğru değerlendirmeleriyle yaptığı konuşmasından sonra bir panel vardı. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Altıntaş moderatörlüğünde yapılan panelde Prof. Dr. Nizamettin Kazancı “Jeoturizm”, Dr. Cem Kınay “Dijital Turizm”, Dr. Köksal Holoğlu “Sağlık Turizmi” ve  Ziraat Mühendisi Deniz Orhun “Gastronomi Turizmi” konularını konuştular.

Benim bu çalıştaydaki beklentimi, panelde konuşan Cem Kınay’ın bakış açısında ve önermesinde buldum. Hınca hınç dolu 380 kişilik salona Cem Kınay   “Yunus Emre şuracıkta kaçınız gitti?” diye sordu, parmak kaldıranlar oldu. Ben söyleyeyim Eskişehirin yüzde bir iki gitmemiştir. Yunus’un şiirlerinden bir kaçını okuyan da o kadardır. (Eskişehir Sanat Derneği böyle bir araştırma yapmıştı) Bu Eskişehirimizin büyük ayıbı. Bunda kimseyi kınamak, ayıplamak hakkımız yok. Konu; Yunus Emremize dünyanın baktığı pencereden bakamadık, yani çağdaş yorumla yorumlayıp insanımıza tanıtamadık. Tek bir mezarını gösteremedik, Yunus sizin, bizim kavgaları edildi. Okumasını güncelleştirip kolaylaştırmadık. Sahipsiz bıraktık, herkese göre Yunus Emreler üretildi, yorumlandı. Tiyatroda, konserde, operada  anlatılmasına tepki gösterildi, alaya alındı. Oturup konuşamadık. Her yıl Mayıs ayının ilk haftasında ona anma törenleri yapıldı. Bunlar da bir iki aylık atanmışlarla hazırlandı. Bu hazırlık toplantılarında , Yunus Emre’de verilen  “Yunus Aşı” denilen plavda kullanılan soğanın  “acı soğanla değil tatlı soğanla yapılmasını” konuştuk. Dünya, Yunus Emre gibi, insanlığın olmuş büyük evlatlarına neler yapıyor diyemedik. Ciddi bir çalışması olmayan neyin nesi bir vakıfı ve şehire egemen kişileri aşamadık. Şehire mal edemedik, sivilleştiremedik, birilerin tekelinde yıl yıl geçti yıllar. Elli yıllık sanat yazarlığımda dörtyüz den fazla yazımda “Yapılanlar Yunus ‘a yakışmıyor”, “Yapılanlar okul  müsameresi gibi” diye neler neler yazdım. Okul müsameresinden başka bir etkinlik görmemiş kişiler Yunus’a etkinlikler yaptı. Yıllardır yazdığım “Kültür Turizmi ve Yunus Emre”  konusunu Turizm Çalıştayındaki Panelde konuşması Cem Kınay anlattı “Eskişehir’de Turizmi Yunus Emre’nin üzerinde yürütmekle Eskişehir ihya olur” dedi. “Dünyayı çekersiniz” dedi. Ben buna bir örnek vereyim: İtalya’da Leopardi  diye bir şairi var. Yunus Emre’den 500 yıl sonra yaşamış, şiirlerinde Yunusumuzun söylemi var. Bütün dünya onun için İtalya’nın Recati kasabasındaki şiir festivaline akıyor. Sadece şiir festivali değil şiir fuarıyla beraber yapıyorlar. Biz daha Eskişehirde yaşayanları çekecek bir şey yapamıyoruz. Daha bizim, Eskişehir Sanat Derneği’nin dışında Yunus Emre’yi tanıma tanıtma kurumumuz  yok. Eskişehir’de Yunus Emre için bir belgelik, arşiv, kitaplık, müze yok. Belediye seçimlerimiz var, hangi adayımızın ağzından bu konu ile ilgili bir cümle çıktı?..

Eskişehir Turizm Çalıştayındaki Cem Kıray’ın konuşması çok çok önemli. O konuşmadan kim ne aldı önemli, beni heyecandırdı…