YÜZSÜZLÜKTE ZİRVE…

E- imza sisteminde bir açık bulmuşlar…

Bunu kullanıp pek çok sahte belge, ehliyet, diploma düzenlemişler..

Örgüt kurmuşlar, bunları pazarlamışlar…

Devlet fark etmiş, operasyon düzenlemiş,yakalamış ve yargıya teslim etmiş..

Bu arada diploma sahtekarlığından yargılanan…

Silivri Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İmamoğlu adına yönetilen Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi X hesabından yapılan paylaşımda, “Skandalın boyutları korkutucu ama iktidar için tek dert benim diplomam” denildi…

İmamoğlu açıklamasında, sahte diplomaların sahte e-imzalarla e-Devlet sistemine kaydedildiğini belirterek, “Kimsenin haberi bile olmamış. Yargı, halkın seçtiği başkanın hakkını engellemekle meşgulken, sahtecilik almış başını gitmiş” dedi…

Açıklamada, Türkiye’de çürümüş bir düzenin hüküm sürdüğünü vurgulayan İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Ama az kaldı, siyasetin aparatı olan yargı düzeni de sahtecilerin cirit attığı Türkiye görüntüsü de bitecek, çürümüşlük son bulacak. Herkes için, her yerde önce adalet, önce hürriyet.”…

Yeryüzünde yüzsüzlükte, arsızlıkta , hayasızlıkta böyle bir zirve olmamıştır…

Diyor ki sahte diploması iptal edilen, yolsuzluk, rüşvet , irtikap gibi en ağır yüz kızartması gereken suçlamalar ile yargılanan…

“Benim yaptıklarımı sorgulamayın, başka yapanlara bakın…”

Yazacak kelime, söyleyecek söz bulamıyorum…

“Ar damarı çatlamış “ diye bir deyim vardır…

Bunda öyle bir damat yok ki çatlasın…

Hatta hiç damar yok ki içinde kan olsun…

Vah ki buna oy veren, vermeye hevesli olanlara…

Demek ki aralarında fark yok…

Böylesi bir arsızlık ile…

Arsız ile …

Arasına mesafe koymayanın bundan ne farkı var ki?…

AZ DA SAĞLIK…

Haftanın çoğu günü evde yemek yiyenlerde tip 2 diyabet riskinin restoranlarda yemek yiyenlere göre daha az olduğu bildirildi.

Araştırma döneminde ev yemekleri yiyenlerin daha az kilo aldıkları da görüldü…

Bu araştırma da, tip 2 diyabetin bir hastalık değil, tamamen beslenme yanlışları ve hareketsizlikten kaynaklanan bir hayat tarzı kusuru olduğunu da gözler önüne seriyor…

ESKİLERDEN…

1980’e kadar stres diye bir şey yoktu…

Ne zaman ki icat edildi (!) her şeyin faili oldu…

(Psikoloji ve tıp alanında stres, anksiyete bozuklukları, depresyon ve diğer zihinsel sağlık sorunlarıyla ilişkilendirildi. 1980'de Amerikan Psikiyatri Birliği’nin DSM-III (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) yayınlanmasıyla, stresle ilişkili durumlar (örneğin, post-travmatik stres bozukluğu - PTSD) resmi olarak psikiyatrik tanılar arasında yer aldı.)

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }