Dünya yeni bir çağın eşiğinde. Bu çağın adı: Yapay Zeka. Artık bu teknoloji bir seçenek değil, adeta bir zorunluluk. Ekonomiden sağlığa, güvenlikten eğitime, hukuktan sosyal yaşama kadar her alanda etkisini gösteren yapay zeka, ülkelerin geleceğini şekillendirecek en güçlü araçlardan biri. Dolayısıyla Türkiye'nin bu yarışta geri kalma lüksü yok.
Önceki gün TBMM Tören Salonu’nda düzenlenen “Veriden Karara Ulusal Yapay Zeka Zirvesi” işte tam da bu gerçeğe dikkat çeken önemli bir adım oldu. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un himayelerinde gerçekleşen zirve, bu teknolojik dönüşüm sürecine Meclis’in ne kadar ciddi yaklaştığını da gözler önüne serdi. TBMM Yapay Zeka Araştırma Komisyonu Başkanı ve Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez’in yaptığı konuşma ise, yalnızca bir değerlendirme değil; aynı zamanda bir yol haritasıydı.
Dönmez’in de vurguladığı gibi, yapay zeka artık yalnızca teknoloji devlerinin oyunu değil. Bu sistem öğretmenin sınıfına, doktorun ameliyathanesine, çiftçinin tarlasına, gençlerin hayallerine dokunmak zorunda. Bu nedenle ulusal çapta daha bütüncül, daha vizyoner ve insan merkezli bir yaklaşım geliştirmeliyiz. Türkiye, küresel yapay zeka endekslerinde hala ilk 20 ülke arasında yer almıyor. Ancak bu tabloyu değiştirmek elimizde. Bilimsel araştırmalarla, doğru yatırımlarla, güçlü eğitim politikalarıyla, etik çerçevelerle ve toplumsal bilinçle bunu başarabiliriz.
Bu noktada Eskişehir’e düşen sorumluluk da azımsanamaz. Bir sanayi ve üniversite kenti olarak Eskişehir, yapay zeka ekosisteminde söz sahibi olabilecek potansiyele sahip. Komisyon Başkanı’nın Eskişehir milletvekili olması bu şehir için tarihi bir fırsattır. Fatih Dönmez’in liderliğinde hazırlanacak rapor, Türkiye’nin yapay zeka vizyonunu şekillendirecek bir kılavuz olacaksa, Eskişehir de bu vizyonun içinde yer almalıdır. Üniversitelerimiz, teknoparklarımız, Ar-Ge merkezlerimiz, girişimcilerimiz bu sürecin aktif bir paydaşı haline gelmelidir.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın belirttiği gibi, dünya ekonomisinde 2030’a kadar yapay zekadan kaynaklı 16 trilyon dolarlık bir büyüklükten söz ediliyor. Türkiye bu pastadan pay almak istiyorsa, şimdiden harekete geçmeli. Özel sektörle kamu el ele vererek yeni girişimlere, start-up’lara yatırım yapmalı. Turcorn 100 ve Tech Visa gibi programlar genişletilmeli, yerel potansiyel küresel başarıya dönüştürülmelidir.
Sonuç olarak, yapay zeka bir teknolojiden fazlasıdır. Bu bir vizyon, bir strateji, bir gelecek meselesidir. Türkiye bu yarışta sadece izleyen değil, yön veren olmalı. Eskişehir ise bu vizyonun kalbinde yer almalıdır. Bugün atacağımız adımlar, yarının güçlü Türkiye’sini inşa edecektir. Geç kalırsak sadece teknoloji trenini değil, geleceği de kaçırırız.