ESKİŞEHİR

Yaban hayatı onun objektifinden kaçamıyor

Orman Mühendisi ve Yaban Hayatı Araştırmacısı Emir Özay, şimdiye dek sabırla gerçekleştirdiği gözlemlerde birçok yaban hayvanının fotoğrafını çekti.

Orman Yüksek Mühendisi ve Yaban Hayatı Araştırmacısı Emir Özay, şimdiye dek sabırla gerçekleştirdiği gözlemlerde birçok yaban hayvanının fotoğraf ve görüntülerini çektiğini belirterek, “Bazen günlerce hiçbir şey görmüyor, bazen 1-2 dakika içerisinde farklı farklı türleri görebiliyoruz” dedi.
Eskişehir’de yaşayan Emir Özay, Türkiye’deki yaban hayatını yakından inceliyor. Birçok şehirdeki memeli yaban hayvanlarının yanı sıra, kuşları da incelediğini aktaran Yüksek Orman Mühendisi Özay, bu çalışmalarını özellikle Eskişehir’in Sivrihisar ve Günyüzü ilçelerindeki sulak alanlarda gerçekleştirdiğini söyledi. Yaban hayatını incelemenin yanı sıra doğa fotoğrafçılığı da yapan Özay, bu işin birçok zorluğu olduğunu belirterek, alınabilecek önlemlerden bahsetti.

“Eskişehir’de vaşak, ayı, kurt gibi önemli yırtıcı türlerimiz var”
Uzun yıllardır yaban hayatı sektörünün içinde olduğunu aktaran Özay, Eskişehir’de genellikle memeli yaban hayvanlarıyla çalıştığını aktardı. Kuşlarla ilgili çalışmalar da yürüttüğünü kaydeden Orman Yüksek Mühendisi Özay, Eskişehir’de önemli sulak alanlar olduğunu dile getirerek, “Günümüzde sulak alanlarımız kurumaya başlıyor, buraların kıymetini bilelim, buraları tanıtalım diye son yıllarda yaptığım kuş çalışmalarını Sivrihisar ve Günyüzü ilçelerinde gerçekleştiriyorum. Memeli yaban hayvanlarına gelecek olursak, Eskişehir’de daha çok büyük memeliler çalışıyorum. Vaşak, ayı, kurt gibi önemli yırtıcı türlerimiz var burada. Hatta son zamanlarda karacalar, Karadeniz bölgesi tarafından şehrimize gelmeye başladı, bunlar Eskişehir için yeni bir tür. Nesli tükenme tehlikesi altında olan tür bazında Eskişehir’de büyük memelilerin biraz küçüklerinden alacasansar var, çok önemli bir tür aslında. Onun haricinde dünya genelinde yaygın olup, Türkiye’de daha az görülen vaşaklar ile ilgili çalışmalarımı da Eskişehir’de devam ettiriyorum” diye konuştu.

“Oldukça sabır gerektiren bir iş”
Yaban hayatını gözlemleyerek görüntülerken yaşadıkları zorluklardan bahseden Özay, memeli hayvanlarla çalışmanın zor ve çok uğraştırıcı olduğunu ifade etti. Yurtdışında memeli hayvanların insanları görünce kaçmadığını, ancak Türkiye’de bu durumun tam tersi olduğunu aktaran Yaban Hayatı Araştırmacısı Özay, bu türleri görüntüleyebilmek için farklı yöntemler kullandığını dile getirdi. Özay, kullandığı yöntemler hakkında konuşurken, “Hem dolaylı hem doğrudan gözlemler yapıyorum. Doğrudan gözlemlerde gün ağarmadan alana gidip beklemek gerekiyor, kamuflaja girmek gerekiyor. Ancak bu şekilde onları gözlemleyebiliyorum. Onun haricinde foto kapan yöntemini de kullanıyorum. Daha kolay ve alana daha az zarar vererek onları gözlemleyip kayıt altına alıyorum. Oldukça sabır gerektiren bir iş. Kışın ve sonbaharda yapılan gözlemler soğuk hava şartlarında gerçekleştirildiği için daha zor oluyor. 5-6 saatlik bir bekleyişten sonra ancak hayvanları gözlemleyebiliyorsunuz. Bazen günlerce hiçbir şey görmüyorsunuz, bazen 1-2 dakika içerisinde farklı farklı türleri görebiliyoruz. Özellikle içinde bulunduğumuz sonbaharda hayvanlar kendilerini kışa hazırladığı için daha fazla karşılaşma ve gözlem yapma şansımız oluyor” ifadelerini kullandı.

“Ülkemizde yaban hayvanları bizleri görünce saldırı yerine kaçmayı tercih ediyorlar”
Geçmişte yaşadığı tecrübeler hakkında konuşan Özay, dağlar ve ormanlarda yaşayan yaban hayvanlarının yaşam alanlarına girmek konusunda tedbirli olunması gerektiği konusunda uyardı. Hayvanların yuvalarının bulunduğu arazilere girerken alınabilecek önlemlerden de bahseden Özay, “Bir bozayı saldırısına uğramıştım. Kötü bir tecrübeydi, fakat tamamen kabahatli bizdik. Sonuçta onların yuvasına, yaşam alanına giriyoruz. Fakat hayvan birkaç uyarıdan sonra döndü ve gitti. Bugüne kadar birkaç sefer başıma geldi, onun haricinde bir saldırıyla karşılaşmadım. Zaten ülkemizde yaban hayvanları bizleri görünce saldırı yerine kaçıyor, kaçmayı tercih ediyorlar. Zaten araziye girdiğimizde bunu göze alarak girmemiz gerekiyor, çünkü onların yuvası dağlar, ormanlar. Biz bunu göze alarak oraya girmeli ve kendimizce tedbirler almalıyız. Yürürken sesli hareket edebiliriz, yanımızda ayı spreyleri, biber gazları var bunlar satılıyor. Bunlarla kendimizi olası bir saldırıya karşı koruyabiliriz. Sesli yürür ve ıslık veya düdük çalarak ilerlersek, zaten hayvan bizi duyunca kaçacaktır” diye aktardı.

“Çizgili sırtlanları her gün kaybediyoruz”
Bir yaban hayatı araştırmacısı olarak kendisi için özel bir tür olan çizgili sırtlanlara da dikkat çeken Özay, “Çizgili sırtlan ülkemiz için çok önemli, ancak maalesef nesli tükenme tehlikesi altında olan bir tür. Çizgili sırtlanları her gün kaybediyoruz. İnsanlar bilmiyorlar, yaban hayatını tanımıyorlar, yaban hayvanlarını tanımıyorlar. Bizler aslında yaban hayvanlarını tanıtmakla görevliyiz. Özellikle nesli tükenme tehlikesi altında olan türleri tanıtmak zorundayız” diyerek çağrıda bulundu.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }