VAZİYET



Eskişehir sanayisini ilgilendiren kritik ve stratejik projeler niçin yapılamıyor?

Eskişehir Sanayi Odası’nın (ESO) üye firmalar, meclis üyeleri ve meslek komitelerinin katkılarıyla hazırladığı “Ekonomik Durum ve Beklenti Raporu 2023” yayınlandı. Raporda acil çözüm bekleyen üç ana sorun tespit edildi. Birinci sırada ‘Hammadde, Ara Mamul ve Enerji Fiyatlarında Yaşanan Artışlar’ yer alıyor. İkinci sırada ise ‘Enflasyonist Ortam Nedeniyle Düşük Öngörülebilirlik ve Kurlarda Yaşanan Oynaklık’ ifade ediliyor. Üçüncü sırada da ‘Eskişehir Sanayisi için Kritik Öneme Sahip Stratejik Projelerin Tamamlanmaması’ vurgulanıyor. İlk iki sorununağırlıklı olarak pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı ve deprem süreçlerinde yaşandığının altı çizilen raporda, üçüncü sorunun ana nedenini ben ifade edeyim: Eskişehir üvey evlat muamelesi görüyor, önde gelenler birlik olup Ankara’ya baskı yapamıyor, herkes birbirinin paçasından aşağı çekme gayreti içerisine giriyor.

Bir de şap krizi çıktı iyi mi?

Türkiye pek çok konuda yavaş yavaş kısırlaşıyor. Bu konulardan bir tanesi de hayvancılık. Her şey bu kadar üst üste gelir mi? Zaten kısır olan hayvancılığın üzerine bir de şap tehdidi bindi! Yurt genelinde şap hastalığında artış yaşanıyor, büyükbaş hayvanlarda ise bu hastalık ağır seyrediyor. Söz konusu tehdit elbette Eskişehir’i de ilgilendiriyor. Bu noktada Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü kararıyla ülke genelinde şap hastalığı ile mücadele kapsamında Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Hayvan Pazarı kapatıldı. Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından belediyeye gönderilen yazıda, “kesim, ithalat ve ihracat amaçlı yapılan sevkler dışında, şap hastalığına duyarlı tüm hayvan hareketleri (il içi ve il dışı) ilkbahar şap aşılama kampanyası süresince durdurulmuş ve kampanya bitimine kadar ilimiz ruhsatlı Büyükşehir Belediyesi hayvan pazarı kapatılmıştır” denildi. Tehdit oldukça büyük. Herkesi dikkatli olmaya davet ediyorum.

Ahmet Ataç’ın üç sosyal projesi

Tepebaşı Belediyesi, insanların zor şartlar altında geçinme mücadelesi verdiği şu dönemde, dikkat çeken bir sosyal belediyecilik örneği veriyor. Memleketinden Eskişehir’e okumak için gelen üniversite öğrencilerine kahvaltı niyetine sabah çorbası ikram ederken, akşamları ise tam tekmil yemek veriyor. Dolayısıyla bu hizmet, hem öğrencilerin sağlıklı beslenmesini sağlıyor hem de onları ve ailelerini ekonomik olarak önemli bir yükten kurtarıyor. Belediye bununla da yetinmiyor. Devlet okullarında öğrenim gören öğrencilere, okulların önünde stant kurmak suretiyle sabah kahvaltısı ikram ediyor. Bu hizmet 32 okulda tam tamına 12 bin 540 çocuğa ulaştı. Çoğu öğrencinin beslenme çantasında sadece haşlanmış patates olduğu düşünüldüğünde, söz konusu hizmet geleceğimiz olan çocukların sağlıklı beslenmesine ciddi katkı sunuyor. Başkan Ahmet Ataç’ın talimatıyla belediyenin gerçekleştirdiği önemli bir hizmet daha var. Üniversite öğrencilerine gençlik merkezleri aracılığıyla çamaşır yıkama ve kurutma hizmeti veriliyor. Çamaşır yıkıma ve kurutma deyip geçmeyin. Öğrenciler için maddi anlamda öyle önemli ki bu hizmet… Sadece bir ceketin kuru temizleme hizmetinin en az 150 TL olduğu bir ortamda öğrenciler, tüm çamaşırlarını ücretsiz bir biçimde yıkıyorlar ve kurutuyorlar. Hep söylerim… Keşke, ülkemizde, insan onuruna yakışır bir yaşam standardı olsa da, böyle projelere ihtiyaç duyulmasa…


İstanbul depremi ve Eskişehir sanayisi

İstanbul’da meydana gelmesi muhtemel depremle beraber ortaya çıkabilecek yıkım konusunda çeşitli senaryolar dillendirilmeye başlandı. Bu noktada en somut görüşü Jeolog Prof. Dr. Celal Şengör açıkladı: Büyük İstanbul depremi olursa bağımsızlığımızı kaybedebiliriz! Şengör, elbette bir askeri işgalden söz etmiyor. Artık ülkeler ekonomileri üzerinden fethediliyor. Zaten zafiyet içerisinde olan Türkiye ekonomisi, bu haliyle büyük İstanbul depremini kaldırabilir mi? Düşünmek bile istemiyorum, fakat düşünmek zorundayız! Bu noktada yapı stokumuzu yenilemek ve güçlendirmeye mecburuz. Bunu söylerken akla sadece konutlar gelmesin; sanayi tesisleri,kara ve demir yolları ile limanları da düşünmemiz lazım. Mevcut sanayi kuruluşlarının az riskli bölgelere taşınması epey zor olabilir ancak yeni yatırımlar İstanbul ve çevresi dışına kurulabilir.

DEPREM GERÇEĞİ ESKİŞEHİR’İ CAZİP KILIYOR

Bu noktada Eskişehir çok iyi bir alternatif olabilir. Bilindiği üzere Türkiye’nin en gelişmiş Organize Sanayi Bölgelerinden biri Eskişehir’de. Eskişehir alternatifini, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) Başkanı Nadir Küpeli dillendirdi. Hatta, olası İstanbul depremini göz önünde bulunduran yatırımcıların Eskişehir’e gelmeye başladıklarını söyledi. Şöyle ki: “2023 yılının ilk 2 aylık döneminde Eskişehir OSB’den 11 yeni sanayi yatırımcımıza 132 bin metrekarelik yeni alan tahsis ettik. Özellikle yaşanabilecek olası İstanbul depremi öncesinde, yatırımlarını daha güvenli bölgelere taşımak isteyen sanayi kuruluşlarının Eskişehir OSB’ye olan ilgisinde önemli bir artış gözlemliyoruz. Eskişehir yeni yatırımlar bakımından çok önemli bir çekim merkezi haline geldi. Diğer yandan Ocak ayındaki teşvikli yatırımların tutarı da 826 milyon TL’ye ulaştı.”

Israrla vurgulamak isterim, ne diyor Küpeli: “Yaşanabilecek olası İstanbul depremi öncesinde, yatırımlarını daha güvenli bölgelere taşımak isteyen sanayi kuruluşlarının Eskişehir OSB’ye olan ilgisinde önemli bir artış gözlemliyoruz.”

Söz konusu gelişme, Eskişehir sanayisi için oldukça önemli. Elbette büyük İstanbul depremi olmasın. Ancak önümüzde bir gerçek var. O halde bu fırsatı değerlendirmeye mecburuz. İstanbul ve çevresinden kaçanlar ile yeni yatırımcıları ne kadar Eskişehir’e çekersek, o kadar kara geçeriz.

Kalabak bağışı için son gün!

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve ESKİ Genel Müdürlüğü, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla anlamlı bir kampanya başlatmıştı. Yardımsever Eskişehirlilerin vereceği Kalabak suyu desteği, afet bölgesinde yaşam mücadelesi veren depremzedelere ulaştırılacak. Bu noktada belediyenin belirlediği üç konum var: Seyitgazi yolunda bulunan Kalabak Su Dolum Tesisleri, Adliye yanında bulunan Üretici Market ve yine Haller Gençlik Merkezi yanında bulunan Üretici Market. Duyarlı vatandaşlar bu noktalara gelerek deprem bölgesi için Kalabak su bağışı yapabilirler. Son gün 20 Mart, yani bugün! Öte yandan toplanan su bağışları Dünya Su Günü olan 22 Mart’ta deprem bölgesine ulaştırılmış olacak.




DÜNYA İNSANLARI



Bağdat'ta yanan bir Humvee üstündeki Iraklı... Fotoğraf: Muhammed Muheisen/2004



AFİŞ
Beklenmeyen Şahit



1957 ABD yapımı film, ürettiği onlarca yapıtla sinemanın en zengin ilham kaynaklarından biri olan Agatha Christie’nin yazdığı bir hikayeden uyarlanıyor. Film, cinayetle suçlanan bir adamın duruşmasını beyaz perdeye yansıtıyor. Ünlü avukat SirWilfridRobarts, sağlık problemleri nedeniyle mesleğine ara verdiği bir dönemde, ortaya çıkan bu dava için işine geri döner. Sanık, daha öncesinde tanıştığı ve avukatlığını yaptığı Leonard Vole isimli bir adamdır ve bu adam zengin ve dul bir kadını, EmilyFrench’i öldürmekle suçlanıyordur. Vakti zamanında Leonard’a deliler gibi aşık olan French, ölmeden önce mirasındaki en önemli varisi olarak Leonard’ı atamıştır. Haliyle tüm deliller tutarlı bir şekilde Leonard’ın katil olduğundan yanadır.Altı dalda Oscar’a aday gösterilen filmin yönetmen koltuğunda efsane isim BillyWilder var.



KARİKATÜR



Çizen: Didie Sri Widiyanto



BİR TWEET



Soner Yüksel
Çöle eskimo, kutuplara bedevi ile gidilmez. Yol arkadaşınızı iyi seçin!

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }