Unuttuğumuz Bir Değer: Ahilik

Ahilik denince çoğu kişinin aklına sadece esnaf teşkilatı geliyor. Oysa Ahilik bundan çok daha fazlası. Ahilik, Anadolu insanına hem mesleğini hem de ahlakını öğretmiş, ekonomik düzenin yanı sıra toplumsal düzeni de inşa etmiş bir sistemdi. 13. yüzyılda Ahi Evran’ın öncülüğünde ortaya çıkan bu anlayış, “eli açık, kapısı açık, sofrası açık; ama gözü, dili, beli bağlı” ilkesiyle özetlenirdi. Yani cömertlik, dürüstlük, iffet ve adalet bir arada.

Bir düşünün: Bugün iş dünyasında, sokaktaki esnafta bu ilkelere ne kadar rastlıyoruz?

Günümüzün en büyük sorunlarından biri iş ahlakının zayıflaması. Haksız kazanç, kalitesiz üretim, ölçüsüz fiyat artışları… Bunlar sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal güveni de zedeliyor. Oysa Ahilik bize diyor ki: “Kazanç helalse bereketlidir. Haksız yolla kazanılan para, huzur getirmez.”

Ahiliğin bir diğer güçlü yanı, dayanışma kültürüdür. Bir ahi, sadece kendi işini düşünmez; komşusunun da ayakta kalmasını önemser. Bir esnaf dükkanını kapattığında diğeri onun ailesine sahip çıkar. Bugün ise tam tersini yaşıyoruz. Rekabet acımasızlaştı, herkes birbirini geçmeye çalışıyor. Oysa asıl güç, birlikte ayakta durabilmekte.

Ve belki de en önemlisi, Ahilik bir insan yetiştirme sistemiydi. Usta, çırağına sadece işin inceliklerini öğretmezdi; dürüstlüğü, sabrı, merhameti de öğretirdi. Çırak mesleği öğrenirken aynı zamanda insan olmayı da öğrenirdi. Bugün ise çırak bulamayan esnaf haberlerini sık sık okuyoruz. Gençler mesleğe ilgi duymuyor, çünkü ahlaki ve manevi bir bağ kurulmadan sadece “iş” öğretiliyor.

Şimdi soralım kendimize: Neden geçmişteki bu kültürü yeniden günümüze uyarlamıyoruz? Belki bir market zincirinde “Ahi ruhu” ile hareket etmek imkânsız görünebilir. Ama en azından üretimde kaliteyi, ticarette güveni, iş ilişkilerinde adaleti yeniden hatırlatabiliriz. İnternetten alışveriş yaparken, karşıdaki satıcının adil davranacağına güvenebilsek, hayatımız ne kadar kolaylaşırdı?

Ahilik kültürü bize gösteriyor ki, önce ahlakı yeniden ayağa kaldırmadan ekonomiyi de, toplumsal düzeni de sağlıklı bir zemine oturtamayız.

Evet, teknoloji çağındayız, dünya hızla değişiyor. Ama değişmeyen bazı değerler var: Dürüstlük, güven, dayanışma… İşte Ahilik tam da bu değerleri hatırlatıyor. Belki de ilerlemenin yolu, geçmişte unuttuğumuz bu hazineleri yeniden gün yüzüne çıkarmaktan geçiyor.

Şimdi bana sorarsanız, Türkiye’nin en büyük ihtiyacı ekonomik reform değil, ahlaki reformdur. Ve bunun için uzaklara bakmamıza gerek yok. Çünkü bu toprakların bağrında, asırlardır bizi bekleyen bir yol var: Ahilik yolu.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }