Türkçe’nin Dizilerle Açılan Kapısı

Bugün Türk dizileri 170 ülkede izleniyor, 1 milyardan fazla insana ulaşıyor. Yani dünyanın dört bir yanında insanlar bizim hikâyelerimizi, karakterlerimizi, şehirlerimizi görüyor. Sokaklarımızı, yemeklerimizi, kültürümüzü tanıyor. Bir anlamda Türk dizileri, ülkenin kültürel diplomasisinin en güçlü araçlarından biri hâline geldi. Ancak bu ilginin en önemli sonuçlarından biri, diziler sayesinde Türkçe öğrenmek isteyen yabancıların sayısının her geçen gün artması.

İşte tam bu noktada Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel devreye giriyor. Rektör Adıgüzel, bu küresel ilgiyi sadece kültürel değil, akademik bir fırsata dönüştürmek niyetinde. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi üzerinden bu yıl ilk kez öğrenci kabul edecek olan Türk Dili ve Kültürü Programı ile dünyanın dört bir yanındaki insanlara Türkçe öğretmeyi hedefliyor.

“Dizilerden ya da filmlerden Türkçeye aşina olan uluslararası bireylere akademik düzeyde Türkçe eğitimi sunmak istiyoruz” diyor Adıgüzel. Bu sadece bir dil kursu değil; aynı zamanda Türk kültürünü dünyaya yayma, Türkiye’nin gücünü artırma hamlesi. Üstelik bu eğitim, Anadolu Üniversitesi’nin yıllardır geliştirdiği dijital öğrenme altyapısı, yani Anadolum eKampüs üzerinden yürütülüyor. Öğrenciler ister cep telefonlarından ister bilgisayarlarından derslere girebilecek, canlı derslerle hocalarla buluşabilecek, sınavlara hazırlanabilecek.

Düşünün; Afrika’dan Latin Amerika’ya, Orta Doğu’dan Avrupa’ya kadar yüzlerce farklı ülkeden insanlar Türkçe öğreniyor. Sadece dizilerdeki birkaç kelimeyle değil, akademik düzeyde, belgelenmiş bir eğitimle… Bu, aslında Türkiye’nin kültürel gücünü katlayan bir etki yaratıyor.

Anadolu Üniversitesi’nin bu programı tanıtmak için yürüttüğü uluslararası temaslar da dikkat çekici. En son Irak’ın Erbil kentinde gençlerle buluştular. Lise son sınıftan lisansüstü seviyeye kadar yaklaşık 500 öğrenciye program anlatıldı. Üstelik TÖMER aracılığıyla Türkçe Yeterlik Sınavı da yapıldı. Bu temasların önümüzdeki dönemde farklı ülkelerde de devam etmesi bekleniyor.

Şimdi düşünelim: Dünyada milyonlarca insan Türk dizilerini izliyor, oyuncuların repliklerini tekrar ediyor, İstanbul’un sokaklarını, Kapadokya’nın manzaralarını, Anadolu’nun sofralarını görüyor. Bu ilgiyi doğru bir eğitim hamlesiyle buluşturmak, sadece üniversitenin değil, aslında ülkenin kazancı olacak. Çünkü dil, sadece kelimelerden ibaret değil; bir milletin hafızası, kültürü, kimliği.

Anadolu Üniversitesi’nin mottosu net: “Tüm dünyaya Türkçe öğretmek.” Belki iddialı görünebilir ama neden olmasın? Yarım yüzyılı aşan açıköğretim tecrübesi, milyonları bulan mezun ağı ve dijital öğrenme sistemleriyle bu hedef gerçekçi bir vizyon taşıyor.

Türkçe’nin küresel bir dil hâline gelmesi kulağa uzak bir hayal gibi gelebilir ama bugün baktığımızda, aslında yolun taşları çoktan döşenmiş durumda. Dizilerle başlayan merak, eğitimle kalıcı hâle gelecek. Ve belki de birkaç yıl sonra dünyanın farklı köşelerinden insanlar, Türkçeyi sadece bir dizi repliğiyle değil; akıcı bir şekilde, bizimle aynı masada oturup konuşarak kullanacak.

Anadolu Üniversitesi’nin bu girişimi, işte tam da bu yüzden çok kıymetli.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }