Toplumsal Mutabakat Sözleşmesidir, Medine Sözleşmesi.Diğer bir ifade ile bu sözleşme Toplumsal Uyum Sözleşmesidir. Bazı tarihçilere göre “Medine Sözleşmesi” insanlık tarihininilk yazılı sözleşmedir. Toplumsal uyum, haklar ve kutsal değerler üzerinde olur. Uyum olmadığında çatışmalar çıkar. Kişi ya da toplumun maddi, manevi kutsal değerleri ve hakları vardır. Her insanın canı, aklı, malı, inancı, namusu aziz ve şereflidir. İnsanın namusu gibi malı da dokunulmazlık hakkına sahiptir.
İnsanın ırzına tecavüz ne kadar haramsa malına izinsiz el koymak da o denli haramdır. Bir şeyin yanlış olduğunu bilmek onun doğrusunu bilmekle olur. Yanlışı, doğru bilmek cehalet ve gaflettir. Haksızlığı hak bilmek ayrı bir garabettir. Bir başkasının malını rızası dışında elinden almak haksız kazançtır.Haksız kazanç sağlamak hırsızlıktır. Hırsızlık, hak sahibine zulümdür.Kişi ya da toplum malı fark etmez. Haksız kazançların tümü hırsızlıktır. Kişi veya toplumsal hakkını hileli ya da zor kullanarak talan, vurgun, soygun, dolandırıcılık, tefecilik, tecavüz, yalan, rüşvet gibi yolsuzluklarla ele geçirmek hırsızlıktır.
Kişiyle helalleşmek kolay olabilir ama toplum hakkı söz konusu olunca kim, kiminle helalleşebilir?Nisa suresinde Allah: “Ey mü’minler! Aranızda karşılıklı rızaya dayanan ticaret durumu başka mallarınızı aranızda haksız ve haram yollardan yemeyin, kendinizi öldürmeyin, Şüphesiz Allah, size merhamet eder.” buyurdu.Diyanet yayınlarından İslam İlmihalinde Hz. Peygamber’in: “Kim haksız sebeple kedisinin olmayanı kendisinin yapmağa çalışırsa bizden değildir. O cehennemdeki yerine hazırlansın.” buyruğu bildiriliyor. Allah’a ve peygamberine inandım diyen Müslüman, bir başkasının varlığına haksız şekilde el koyar mı? Hırsızlığa tevessül eder mi?
Bir de Yunus Emre’ye aklın kulağını verelim, bakalım ne demiş: “Müslümanlar zamane yatlı oldu. Helâl yenmez haram kıymetli oldu / Okunan Kur’an’a kulak tutulmaz. Şeytanlar semirdi kuvvetli oldu / Haram ile hamîr tuttu cihanı. Fesat işler neden hürmetli oldu / Peygamber yerine geçen hocalar. Bu halkın başına zahmetli oldu / Tutulmaz oldu Peygamber hadisi. Halayık cümle Hak’tan utlu oldu.” bu dizelerle zamanının ahvalini dile getirmiş. İsteyen beğenir, isteyen beğenmez. Elbet her dönemin iyileri de, kötüleri de olur. Kişilerin iyilik veya kötülük değeri de adaletinden belli olur.
Allah adildir. Adilleri sever, sevdirir ve sevindirir. Hz. Peygamber adil davranışıyla, inanan inanmayan herkesin güvenini kazandı. Kendisine güven duydukları için çekişmeli olaylarda onu hakem tayin edip kararını saygıyla karşılıyorlardı. O zaman kapris, cehalet ve gaflet nedeniyle kız çocuğunu diri diri toprağa gömen babaların kahraman gibi alkışlandığı zamandı. Birilerinin haksız kazançlaraçöktüğü zamandı, o zaman… Mazlumların: “Eyvah, çaresiz kaldık.” dedikleri o zamanda,Arap yarımadasında İslam güneşi doğuverdi. O güneşin aydınlığındahakların hak sahiplerine teslimi ilkesi hayata geçirilmeye başlandı. Herkesin yaptığından bir gün nihai sorguya tabi tutulacağıbildirildi.
İslam’ın canı, malı, aklı, inanç ve namusu koruma altında almasındanbazı güruhlar rahatsız oldular. Kitlelerin hakikati öğrenmesinden kaygıya kapıldılar. Kaygıları,Müslümanlara karşıdüşmanlığa dönüştü. Bu düşmanlık nedeniyle Müslümanlar için Mekke yaşanmaz oldu.Şehri terke mecbur kaldılar. Düşmanlığa rağmen sergilediği hayat tarzından herkes İslam Peygamberine güven duydu. Dost ya da düşman herkes, ona “El Emin” dedi. Peygamber olmadan önce de, sonra da öyle idi.Toplumsal güvenini ancak hırsızlığa tevessül etmeyenler kazanırlar. Hz. Peygamber emanete ihanet etmeyen, yalan söylemeyen ve sözüne sadık kişi güvenilir kişidir, buyurmuş. Bu taltife hangi Müslüman mazhar olmak istemez?
İslam dini, hak sahiplerine hakların hakkınca teslimini esas alan dindir. O zaman,Medine’detekin yer değildi. Kabileler birbirine düşmüşlerdi.Medine’de, mazlumların mağdur edildiği yerdi. Güçlüler, zayıfları eziyordu. “Büyük balık küçük balığı yutar.” misalinde olduğu gibi… Şehirde kaos havası hakimdi. Baskın gruplar hariç hiç kimsegüven vaziyetinden hoşnut değildi. Mazlum ve mağdurların güven bekledikleri günde Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicreti gerçekleşti. Hz. Peygamber’in yaşam biçimiyle kaos şehri Medinemedeniyetin beşiği hâline döndü. Medine, Medine-i Münevvere oldu. Aydınlar şehri olarak itibar görmeye başladı.Medine’yi, Medine-i Münevvere yapan amil Hz. Peygamberin önderliğinde yapılan toplumsal mutabakat esaslı Medine Sözleşmesidir.
Medine Sözleşmesitoplumun huzur ve güvenliği için yapılmıştır.O sözleşme, Medine halkından kimsenin kimseye üstünlüğününolmadığını veherkesin eşit haklara sahip olduğunu ilan edensözleşmedir.Hicretten sonra Medineli Müslümanlar, Müşrikler ve Yahudiler arasındagüven esasına dayalıbir antlaşma. Hz. Peygamberin çeşitli halklar tarafından bir kez daha “EL-EMİN” olarak tanındığı sözleşme. Sözleşmeyegöre her toplum diğerinin hak ve kutsallarına saygılı davranacaktı.Din, dil, ırk farkı gözetilmeden Medine’de yaşayan herkes eşit haklara sahip olacak ve eşit muameleye tabi tutulacaktı. Anlaşmazlıklarda Hz. Muhammed hakem tayin edilecek, sıkıntıların çözümünde onun görüşüne başvurulup kararlarına uyulacaktı.
Mekke’nin şöhretli ailelerinden birine mensup bir kadın hırsızlık yapmış. Kadının ceza görmemesi için araya şefaatçiler girmiş. O şefaatçilerden biri de, Hz. Peygamberin çok sevdiği Üsame b. Zeyd olmuş. Hz. Peygamber, ona: “Sizden öncekiler bu gibi tarafgirlikler nedeniyle helak olmuştu. Onlar fakirlere en ağır cezaları uygularlar, zengin ve itibarlı kişilere ceza vermezlerdi.” buyurmakla, hukukun üstünlüğüne işaret etmiş. Bir kadının hırsızlık suçuna kestiği cezayı ağır bulanlara Hz. Peygamber cevabı ile: “O suçu işleyen kızım Fatma’da olsa aynı cezaya hükmederdim.” kararıyla, adaletin önemine ve adalet önünde herkesin eşitliğine dikkat çekmiştir.
Toplumsal güven ancak adaletle ayakta durur. Her modern devlet hakların güvenilirliği için hukuk sistemini tesis eder. Aksinde modern devlet olunmaz. Hukukun üstünlüğü de, hakların korunması ilkesiyle değer kazanır.Haklar ancak adaletle korunur. Adaletin olduğu yerde güven, huzur ve barış olur.
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!
Yunus Emre GÜLLÜ - 24 ŞUBAT 2022 / Milli irade