Tesadüf mü bence değil

Geçtiğimiz hafta 28 Ağustos’ta kaleme aldığım yazıda Çifteler Belediye Başkanı Zehra Konakcı’nın AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak’a yaptığı ziyareti değerlendirmiş, özellikle Sakaryabaşı meselesine dikkat çekmiştim. O yazıda, “bu görüşmenin yapılabilmesi bile umut verici” demiştim. Çünkü Sakaryabaşı yalnızca Çifteler’in değil, tüm Eskişehir’in meselesi. Kuraklık, derin kuyular, plansız üretim ve iklim değişikliği derken bir doğa harikasını göz göre göre kaybediyoruz. O yazıda yerel yönetimlerle iktidarın aynı masaya oturabilmesinin öneminden bahsetmiş, bu tablonun kent adına umut verici olduğunu ifade etmiştim.

Aradan çok geçmedi, bu kez AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Ayşen Gürcan’ın ilçelere yaptığı ziyaretlerde Sakaryabaşı gündeme geldi. Han, Çifteler ve Mahmudiye’de yapılan temaslar arasında en dikkat çekici başlık kuşkusuz buydu. Çünkü Prof. Dr. Gürcan’ın “konunun takipçisi olacağız” sözleri, tam da benim altını çizdiğim noktaya denk düşüyor. Yani mesele artık sadece Çifteler Belediyesi’nin ya da DSİ’nin tartışması değil, doğrudan Ankara’ya taşınan ve çözüm iradesi ortaya konulan bir mesele haline gelmiş durumda.

Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Zehra Konakcı’nın ziyaretiyle başlayan süreç, Prof. Dr. Gürcan’ın Çifteler ziyaretiyle devam etmiş oldu. Bu bir tesadüf değil. Sakaryabaşı meselesinin gündemde kalması ve çözüm iradesinin yüksek sesle dile getirilmesi, Eskişehir için kıymetli bir gelişme.

Gürcan’ın sözleri kadar, İl Başkanı Gürhan Albayrak’ın açıklamaları da önemliydi. Albayrak, “Eskişehir’de su meselesi siyaset üstü bir meseledir” diyerek aslında hepimizin duymak istediği cümleyi kurdu. Çünkü bu şehirde yıllardır bazı sorunlar gereksiz bir siyasi çekişmeye kurban edildi. Oysa su, yol, altyapı gibi meseleler siyaset üstüdür ve öyle de ele alınmalıdır. Sakaryabaşı için de bu yaklaşımın benimsenmiş olması çok değerli.

Bu noktada Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’ye de hakkını teslim etmek gerekir. Daha önce Kurtuluş Kapalı Pazar Yeri meselesinde Ankara’da ortak akıl masasına oturmuş, sorun çözülmüştü. O örnek, aslında Eskişehir için bir yol haritasıydı. Şimdi aynı anlayış Sakaryabaşı için devreye giriyor gibi görünüyor. Eğer gerçekten tüm taraflar taşın altına elini koyar ve konuyu siyaset üstü görmeye devam ederse, Sakaryabaşı yeniden eski güzelliğine kavuşabilir.

Elbette bu iş sadece açıklamalarla bitmez. Somut adımlar atılması gerekiyor. DSİ’nin bölgede sürdürdüğü çalışmalar umut verici, ancak bunun hızlandırılması şart. Yerel yönetimlerin de üzerine düşeni yapması gerekiyor. Vatandaş da bilinçlenmeli. Çünkü mesele yalnızca kurumların değil, topyekûn bir sahiplenmeyi gerektiriyor.

Buradan şunu da eklemek isterim: Eskişehir’in su zengini bir şehir olmadığını artık hepimizin bilmesi lazım. Planlı su kesintilerinin başladığı iller var. Bugün Sakaryabaşı için konuşuyoruz, ama yarın Eskişehir’in merkezinde de benzer sıkıntıları konuşmak zorunda kalabiliriz. O yüzden meseleye günü kurtarma anlayışıyla değil, uzun vadeli planlarla yaklaşılmalı.

Sonuçta hem yerel yöneticilerin hem de milletvekillerinin aynı başlıkta buluşması, kent için umut verici bir gelişme. Sakaryabaşı konusunda yaşanacak her olumlu adım, Eskişehir’in ortak akıl yolunda ilerlediğinin göstergesi olacak. 28 Ağustos’ta yazdığım gibi, kazanan Eskişehir ve Eskişehirliler olsun.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }