Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin önceki dönem il başkanlarından Abdülkadir Adar, Erman Gölet ve Recep Taşel, belediye başkanlarının CHP’nin kongrelerine karışmaması gerektiğini söyledi.
Bakıldığında talep normal gibi görünüyor. Gel gelelim büyük tepki topladı. Sebebi de belli. Kendi il başkanlıkları döneminde belediye başkanlarının desteğini alarak seçilenlerden böyle bir talep gelmesi samimiyetsiz olarak değerlendirildi.
Kendi seçim dönemlerinde desteği alıp seslerini çıkarmayanların, bugün böyle bir talep ortaya atmaları çok da doğru değil. Son kongrede Talat Yalaz da belediye başkanlarının desteğiyle seçildi. O nedenle bu ses yükselecekse il başkanlarından değil, partinin tabanından yükselmeli.
Yukarıda da söyledim, talep aslında normal. Örgüte karışılmasın, il başkanını örgüt kendisi belirlesin isteniyor.
Peki, bu durum gerçekleşebilir mi? Yerelde belediye başkanlarının örgüt içinde etkisi hep çok yüksek olmuştur. O nedenle çok da mümkün görünmüyor. Seçilecek il ve ilçe başkanları, yerelde belediyelerle de birlikte çalışmak durumunda. O nedenle belediye başkanları da iyi anlaşabilecekleri, ters düşmeyecekleri isimlerin seçilmesini istiyor. Kongrelerde belirlenen isimlerin anahtar listeleri sürekli dolaşır zaten. Hatta aklıma geldi de en son Tepebaşı Belediye Meclis üyeliği seçiminde anahtar liste, pankart olarak salona asılmıştı. O da biraz terbiyesizlikti, her şeyin bir usulü var gerçekten.
Sonuç olarak talep haklı, talep edenler samimiyetsiz, talebin gerçekleşme ihtimali ise olasılıklı durmuyor. Yine de bir sınır çizilirse CHP örgütü için de faydalı olabilir. Onu da CHP’nin tabanı belirleyecek. Taban, biz belediye başkanlarının müdahalesinden sıkıldık deyip ortak bir isimde birleşip onu aday gösterirse ne ala. Göstermezse zaten bu düzen böyle devam edecektir.