Tüketim maddelerine yapılan zam elbette savunulacak bir şey değil.
Ama hükümetin yaptığı zamlara ses çıkarmayıp da Belediye’nin yaptığı su zammına karşı çıkan, eleştirenler hiç de adil davranmıyor.
Aynı kişilerden örneğin, yılın başından bu yana elektriğe 5-6 kez yapılan zam konusunda bir şey duyduk mu?
Çay, şeker, mazot, benzin zammı konusunda bir eleştiri yapanı gördük mü?
Elektriğe, akaryakıta yapılan zammın neredeyse tüm tüketim maddelerine yansıdığını artık bilmeyen kalmadı.
Benim dolarım yok deyip, doların artışından bana ne kafasında olanlar, bu hareketlerin yine tüketim maddelerine yansıdığını düşünmüyorlar mı?
Bir de dolar artıp, tüketim maddelerine zam yapılıyor ya, dolar düştüğünde bu zamların geri alındığını görün-duyan yok.
***
Ne yapacakları da belli olmayan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeleri daha işe başlamadan 13 bin lira olan maaşlarını 18 bin liraya çıkarmışlar.
Emekliye yüzde 5 mi verelim yüzde 6 mı verelim diye düşünülürken bu neyin nesi?
Su zammını eleştirenler, bu konuda ne düşünüyor acaba?
Tabi ki suya zam yapılmasın, tabi ki ekmeğe zam yapılmasın, bunlar temel tüketim maddeleri.
Zamlanan tüketim maddelerinden “yemesek, içmesek de olur” diyeceğimiz ürünler var.
Ama ekmek ve su konusunda böyle bir şey söz konusu değil.
***
Eskişehir’de dünden itibaren bir damacana suyun fiyatı 3,5 TL’den 5 TL’ye çıkarıldı.
Olmasa iyiydi, ama zorunluluk varsa elden ne geliyor.
250-300 mililitre suya 1 bazı yerlerde 2 TL ödediğimizi de unutmayalım.
ESKİ bu konuda bir açıklama yaptı ve son bir yılda damacana su üretimi hammadde maliyetlerinin 2019 yılı yüzde 40, damacana su üretimi için kullanılan enerji birim fiyatının ise ortalama yüzde 54, Kalabak suyu üretimi işçilik maliyetlerinin geçen yıla oranla yüzde 30 artış gösterdiğini söyledi.
Bu zamları da mı belediyeler yaptı.
***
Yeniden söylüyorum, tüketim ve gıda maddelerine yapılan zamlar savunulacak zamlar değildir, eğer bir ürüne ya da hizmete yapılan zam eleştirilecekse tüm zamlar eleştirilmeli, karşı çıkılmalıdır.