Sosyal medya hayatımıza girdiğinden bu yana, güzellik anlayışımız da köklü bir değişime uğradı. Bir zamanlar farklı tarzlara, farklı vücut tiplerine sahip insanların görünürlüğü varken; bugün tek tip, kopyalanmış bir güzellik algısıyla kuşatılmış durumdayız. Farklı olan artık dikkat çekici değil; aksine dışlanıyor, hatta alay konusu haline getiriliyor.
Bugün influencerların paylaşımları, yalnızca estetik tercihlerimizi değil, özsaygımızı da şekillendiriyor. Hangi makyaj ürününü almamız gerektiğini, hangi estetik operasyonu yaptırmamızın “trend” olduğunu, nasıl görünürsek beğeni alabileceğimizi söylüyorlar. Büyük dudaklar, çekik gözler, kalkık burunlar, ince bir bel ve pürüzsüz bir ten…
Bu standartların dışında kalan kadınlar ise kendilerini yetersiz hissediyor. Depresyon oranları artıyor, özgüven azalıyor, sosyal hayattan uzaklaşıyorlar. Hatta bu durum, anoreksiya gibi ciddi sağlık sorunlarına kadar varabiliyor.
Sadece kadınlar değil, erkekler de bu algıdan etkileniyor. Sürekli mükemmel filtreli bedenlerle karşılaşan yeni yetme erkekler, gerçek hayatta karşılaştıkları kadınlarla iletişim kurmakta zorlanıyor. Gerçek bedenleri, gerçek yüzleri “yeterince iyi” bulmamaya başlıyorlar.
Oysa gördüğümüz o “kusursuz” yüzlerin ve bedenlerin ardında kaç operasyon, kaç ameliyat ya da kaç psikolojik yıkım olduğunu bilmiyoruz. Sosyal medyanın yarattığı bu yapay dünyaya kapılmamak gerekiyor.
Gerçek güzellik, filtrelerin arkasında değil; doğallıkta, özgünlükte ve kendini olduğu gibi sevebilmekte gizli. Çünkü asıl güzellik, sıradan olmamayı göze alabilenlerde.