Senetlerdeki tehlikeli artış

Eskişehir Ticaret Odası’nın her ay düzenli olarak yayınladığı Ekonomi Raporu, kentin nabzını tutmak açısından önemli bir kaynak. Ağustos 2025 sayısında ise göze çarpan öyle bir veri var ki, üzerinde ciddiyetle durmamız gerekiyor: Protesto edilen senetlerdeki artış. Eskişehir’de 2024 yılının Temmuz ayında 17 milyon lira civarında olan protestolu senet tutarı, 2025 yılının aynı ayında neredeyse 170 milyon liraya yükselmiş. Yani tam yüzde 891,63’lük bir artıştan söz ediyoruz. Bu rakam, sıradan bir dalgalanmanın ya da mevsimsel bir etkinin açıklayabileceği bir tablo değil.

Bir şehirde protestolu senet sayısındaki artış, aslında işletmelerin ve bireylerin ödeme güçlüğünü gözler önüne seriyor. Yani bu tabloyu, “Ekonomide çarkların dönmekte zorlandığına dair güçlü bir işaret” olarak okumak yanlış olmaz. Üstelik bu artış, sadece küçük işletmeleri değil, orta ölçekli ve büyük işletmeleri de yakından ilgilendiriyor. Çünkü protesto edilen her senet, zincirleme bir güven sorununu beraberinde getiriyor. Bir şirketin ödeyemediği borç, başka bir şirketin alacağını tahsil edememesi anlamına geliyor. Bu da piyasada güven bunalımını, ticari ilişkilerde kırılmayı beraberinde getiriyor.

Rapordaki diğer verilere baktığımızda konut satışlarının yüzde 26 oranında arttığını, karşılıksız çeklerde ise yüzde 31’lik bir düşüş yaşandığını görüyoruz. Bu olumlu gelişmeler, kentin bazı alanlarda dinamizmini koruduğunu gösteriyor. Ancak protesto edilen senetlerdeki bu rekor artış, diğer tüm göstergelerin gölgesinde çok daha ciddi bir risk barındırıyor.

Peki ne yapılmalı? Öncelikle, işletmelerin finansmana erişimi kolaylaştırılmalı. Özellikle KOBİ’ler, ekonominin omurgasını oluşturuyor. Fakat en çok finansman sıkıntısını da onlar yaşıyor. Bankaların kredi politikaları bu süreçte kritik bir rol oynuyor. Eskişehir özelinde kamu ve özel bankaların KOBİ’lere yönelik düşük faizli, uzun vadeli kredi paketleri sunması, piyasadaki sıkışıklığı bir nebze olsun rahatlatabilir.

Bir diğer önemli adım borç yapılandırması. Vergi ve SGK borçlarıyla boğuşan işletmelere, daha gerçekçi ödeme takvimleri sağlanmalı. Zira işletme ayakta kalırsa, vergi de öder, istihdam da yaratır. Fakat işletme kapanırsa, borçların tahsili de imkânsız hale gelir.

Ayrıca yerel yönetimlerin ve ticaret odalarının, işletmelere sadece finansman değil, aynı zamanda danışmanlık desteği de vermesi gerekiyor. Bugün birçok işletme nakit akışını yönetmekte, maliyetlerini kısmakta ya da yeni pazarlara açılmakta yeterli bilgiye sahip değil. Eğitim ve danışmanlık hizmetleri, işletmelerin bu zorlu süreçte ayakta kalmasına yardımcı olabilir.

Unutulmaması gereken nokta şu: Protesto edilen senetlerdeki bu keskin artış, bir şehrin geleceğine dair ciddi bir uyarıdır. Eğer bu uyarıyı dikkate alır, işletmelere nefes aldıracak önlemleri zamanında devreye sokarsak, bu tabloyu tersine çevirmek mümkün. Aksi halde yarın çok daha büyük ekonomik ve sosyal sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }