Pazartesi başlıyorum diyetlerine başlasak mı ki?

Sağlık Bakanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde, 'İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa' kampanyası başlatıldı. Kampanya kapsamında, sahada çeşitli noktalarda kurulan stantlarda vatandaşların boy-kilo ölçümü yapıldı, sonuçlara göre de vatandaşlar Sağlıklı Hayat Merkezlerine, Aile Sağlığı Merkezlerine, Toplum Sağlığı Merkezlerine ve İlçe Sağlık müdürlüklerine yönlendirildi.

Özellikle sosyal medyada konu çok popüler oldu. Üzerine espriler döndü. ‘Aman dikkat! Şu noktada kilolu çevirmesi var’ gibi şakalar yapıldı.

Şakalar güzel tabii de ortada bir de gerçeklik var. Yapılan ölçümlerin sonuçları pek iç açıcı durmuyor. Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, kampanyanın ikinci haftasında 281 bin 940’ı erkek, 309 bin 269’u kadın olmak üzere toplam 591 bin 209 kişinin boy ve kilo ölçümleri yapıldı. Bu ölçümlere göre insanların yüzde 35,8’i fazla kilolu, yüzde 28,2’si ise obez. Yani kampanyaya katılan her üç kişiden ikisi, olması gereken kiloda değil.

Tabloyu biraz daha genişletelim. Kampanyanın ilk iki haftasında 1 milyon 143 bin 189 kişinin ölçümü yapıldı ve bu kişilerin 673 bini —yani yarısından fazlası— ideal kilo sınırlarının dışında çıktı. Evet, bu kişiler tercihleri doğrultusunda çeşitli sağlık kuruluşlarına yönlendirildi ama ortada daha temel bir mesele var: Biz neden bu kadar kilo aldık?

Beslenme alışkanlıklarımızın değiştiğini, hareket etmenin günlük hayatımızda neredeyse tamamen silindiğini kabul edelim. Şehir hayatının temposu, masa başı işler, sürekli bir yerlere yetişme telaşı derken "hareket" lüks haline geldi. Üstüne bir de hızlı tüketilen, bol kalorili ama besin değeri düşük yiyecekler eklendi mi; ortaya böyle bir sonuç çıkıyor.

İkinci haftadaki veriler, erkeklerin yüzde 41,9’unun fazla kilolu olduğunu gösteriyor. Kadınlarda ise tablo biraz daha farklı: Obezite oranı yüzde 32,1. Kadınlar daha az “fazla kilolu” ama obezite oranı erkeklere göre daha yüksek. Bu da bize gösteriyor ki sadece fazla kilolu olmak değil, obezite riski de kadınlar açısından ayrı bir tehdit oluşturuyor.

İşin iyi yanı, Sağlık Bakanlığı bu tabloyu sadece teşhis etmekle kalmıyor, çözüm için de sahada. Kampanya kapsamında temmuz ayına kadar 10 milyon kişinin ölçülmesi hedefleniyor. Bu, oldukça büyük ve iddialı bir sayı. Fakat sadece ölçmekle yetinmeyip, bu verileri doğru yorumlamak ve gerekli sağlık politikalarını hızla uygulamaya koymak gerekiyor.

Elbette her kilolu birey hasta değildir, ya da her zayıf birey sağlıklıdır diyemeyiz. Ancak vücut kitle indeksi bize önemli bir fikir verir. Burada mesele estetik değil, sağlık. Kalp hastalıkları, diyabet, tansiyon gibi birçok kronik rahatsızlık, fazla kiloyla doğrudan bağlantılı.

Şakalar güzel, gülmek de iyi gelir elbet. Ama bir yerde durup düşünmemiz gerekiyor. Çünkü bu gidişat, birkaç espriyle geçiştirilemeyecek kadar ciddi. Belki de artık o çok duyduğumuz “Pazartesi başlıyorum” cümlesini bu kez gerçekten uygulamaya koymanın zamanı gelmiştir.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }