Kork Kendinden

Gün doğuyor, gün batıyor. Geçip gidiyor mekânın sinesinde zaman! Gaye aldatmak mı, düzgün yaşamak mı? Anlamak, akıl işi… Kim ne söylerse söylesin, maalesef her şey herkesin yaşadığı gibi… Her geçen zaman götürüyor insanı ait olduğu yere. Bildiğim doğru şu, Hûd suresi ayet 112,113’de Allah’ın insana: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” insan: “Dosdoğru nasıl olurum.” Allah: “Hak ve adalet ölçülerini aşma. Zulmedenlerden olma.” buyruğudur. Bilen, bildiğini tartışmaz. Bilmediğini bildiğini zan cehaletin, gafletin mayalandığı çöplük... İnsanlık ne çekti ise bu zihniyetten çekti, çekiyor. Cahil ile bilgilinin, arif ile gafilin arasındaki gösterge… Cahil ile gafilin bilmediğini bildiğine ayak diremesi. Bilgili ile arifin üstünlüğü bilmediğini öğrenmeye çalışması... Zan adaleti de, merhameti de bozar.

Niyet aldatmaksa durum daha vahim… Hac suresi 8-9’da Allah: “…İnsanların bazısı ilmi, bilgisi, belgesi olmadığı halde kibirlenerek insanları saptırmak için tartışır durur…” Hz. Nuh kavmine kula, kul olmayın! İbadetleriniz sadece Rabbinize osun. Davranışlarınız nedeniyle size, Allah’ın azabının gelmesinden korkuyorum.” dediğinde, kavmi: “Senin ve sana inananların yalancı kimselerden olduğunuzu düşünüyoruz.” dediler. Hz. Nuh: “…Bu durumunuz nedeniyle başınıza gelecek felaketten korkuyorum.” dedi. Nihayetinde gökler sel olup çağladı. Yerler sel olup coştu. Akabinde Nuh Tufanı vuku buldu. Nuh’un gemisine binen kurtuldu. Tufan felaketini yaşayanlar, bilmedikleri hâlde bildiklerini zannında ısrarcılar oldu. Nuh’a oğlundan dolayı Allah, Hud suresi ayet 46’da: “…Ey Nuh! Onun yaptığı iyi bir iş değil. Hakkında bilgin olmayanı benden isteme. Sana, cahillerden olmamanı tavsiye ederim.” buyurdu.

Davut Peygamber aynı zamanda davalara bakan bir yargıçtı. Mali paylaşım sırasında aralarında niza çıkan iki kardeşten küçüğü, abisini Hz. Davut’a şikâyet etti: “Ey Davut! Bizim yüz koyunumuz vardı. Ağabeyim koyunların doksan dokuzunu aldı. Birini de bana verdi. Abim, bana haksızlık yaptı. Bizim davamızı gör.” dedi. Hz. Davut! Evet, ağabeyin sana haksızlık yapmış.” dediğinde, Allah’tan Davut Peygamber’e gelen uyarıda: “Ya Davut! Bir daha davaları görürken tek taraflı dinlemekle karar verirsen seni peygamberlik defterinden silerim.” buyurdu. Adaletin bozulması masumu mağdur eder, ikazı Davut’un akıl kulağında çınladı. Adil yargılamanın icabı taraflara kendilerini müdafaa hakkının tanınması… Sanıkların, tanıkların yeterince dinlenmesi... Delillerin tespiti, toplanması, incelenmesinin mecburiyetini anladı. Tek taraflı iddia üzerine zanla verilen hükmün gerçeği bozacağına kani oldu.

Zan hırsı ya yalan ya da iftiraya iter insanı. Bilmediğini bilindiğini zanneden korkmalı kendinden! Bahar ayları bazı yaprakların tepeden aşağıdaki yapraklara göre yükseklik durumlarına tanık oluyoruz. Gün oluyor, tepedeki yapraklarda aşağıdaki yapraklar gibi esen yeller, yağan yağmurlarla toprağın kucağına düşüyor. Tepeden düşen pek çok yaprağın alt dallardan düşen yaprakların altında toprak olmanın vaktini beklemeleri insana ibret değil mi? Esen rüzgâr, yağan yağmur, parlayan güneş, kararan gece insana gerçekleri anlatan ders değil mi? Akıp giden bulut, sabahın seheri, akşamın kızıllığı adaletin, merhametin dersini okutmuyor mu? Çakan şimşekte, düşen yıldırımda Allah’ın öfkesini gören kime niye yalan, iftira atar? Bildiğini zanneden bilmeyenin sözlerindeki yalan ya da iftira bir başkasını yıllar yılı mağdur eder. O yılların gönül hasarını tamire hangi “bedel” kifayet eder.

Yerlerin göklerin büyük mahkemede herkese tanık olacağı o gün kim, kime yalancı tanıklık yapar? İşte o zaman doğru sözün, dürüst davranışın mükâfatı olduğu gibi yalanın, iftiranın cezasının da olacağı Rabbin vadi. Mazlumu, masumu can evinden vuran yalan da, iftira da döner, döner uyduranını yakar. Helalleşmek mi? Ne denli yeter! Helalleşmek yerine, helalleşmeyi gerektirecek haksızlığa tevessül etmemek… Müslüman hayat mücadelesi düğümlerini öyle atmalı ki, atılan o düğümler hem kendi bedenine, hem de başkasının teninde yara açmasın. Sözün doğru, işin dürüstse korkma! Kork kendinden, kork Allah’tan doğru şahitlik yapacak cesaretin yoksa… Sözü yalan, işi hileli olan korkmalı kendinden ve hâkimler hâkiminden! Başka söze hacet var mı?

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }