Hüseyin Gün Casusluk Davası ve CHP'nin Tutumu

Türkiye'nin siyasi arenası bir kez daha kirli oyunlarla sarsılıyor.

Hüseyin Gün'ün casusluk davası, adeta bir tiyatro sahnesine dönüşmüş durumda.

İngiliz istihbaratı MI6 ile bağlantılı olduğu iddia edilen bu şüpheli isim, 4 Temmuz 2025'te casusluk suçundan tutuklandı.

Dijital materyalleri incelendiğinde ortaya çıkan tablo, tam bir skandal: Yabancı istihbarat servisleriyle irtibat, kriptolu haberleşme uygulamaları üzerinden gizli görüşmeler, hatta 2019 yerel seçimlerini manipüle etme girişimleri...

Hüseyin Gün, Wickr gibi araçlarla Necati Özkan ve Ekrem İmamoğlu'nun ekibine bağlanan bir figür olarak resmediliyor.

Seçmen verilerinin yabancılara sızdırılması, basın üzerinden propaganda organize edilmesi...

Bunlar, bir ülkenin egemenliğine karşı en iğrenç ihanetler.

Gün'ün itirafçı olduğu iddiası ise dün gece patlak verdi.

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak 500 sayfalık ifade verdiği söyleniyor.

MI6 ile çalıştığını, iç karışıklıkları finanse ettiğini itiraf etmiş.

Bu adam, FETÖ soruşturmalarından takipsizlik almış bir "temiz" profilken, birden casusluk ağına dönüşmüş.

MASAK incelemeleri, ticari işletmesi olmayan birinin yüklü para transferlerini, darbe notlarını ortaya dökmüş.

Peki, bu ağın ucu nereye uzanıyor?

Doğru cevap: CHP'nin kalbine!

Şimdi asıl mesele, CHP'nin bu tuzağa karşı tutumu.

Ana muhalefet partisi, beklenen öfkeyi gösteriyor mu?

Hayır, tam bir utanç tablosu sergiliyorlar.

Genel Başkan Özgür Özel, İsviçre'deki bir programını yarıda kesip Çağlayan'a koşmuş, "Büyük bir utanmazlıkla karşı karşıyayız" demiş.

"FETÖ hiçbir şey beceremediğinde casusluk davaları açardı" diye veryansın etmiş.

Güzel laflar, ama icraat nerede?

Necati Özkan, "Seçim kazanmak suç değil, haber yapmak günah değil" diye absürt suçlamaları reddetmiş.

Merdan Yanardağ ise TELE1 baskınında gözaltına alınmış, "Hüseyin Gün'ü tanımam" diye inkar etmiş.

İmamoğlu ise cezaevinden "Böyle bir komplo şeytanın aklına gelmez" diye feryat etmiş.

Ama durun, bu tutumun arkasında ne var?

CHP, bu soruşturmayı "itibarsızlaştırma girişimi" diye etiketliyor, CHP Kurultay davasının reddini zafer diye yutturmaya çalışıyor.

Oysa gerçek şu: Bu dava, CHP'nin dış güçlerle dansını ifşa ediyor.

2019 seçimlerinde yabancı ajanlarla ittifak, basın üzerinden manipülasyon...

Bunlar tesadüf mü? Hayır, sistematik bir ihanet zinciri!

CHP, FETÖ bağlantılarını reddediyor, ama Hüseyin Gün'ün beraat ettiği FETÖ dosyaları, partinin "temiz" figürlerini koruma refleksi değil mi?

Özgür Özel'in "manidar" demesi, suçu örtbas etme çabası.

İstanbul Valiliği'nin miting yasakları karşısında sessiz kalmaları, korkunun resmi.

Bu dava sadece Hüseyin Gün'ün değil, CHP'nin çıplak gerçekliğinin davası.

Yabancı istihbaratın maşası olmakla suçlanan bir parti, nasıl muhalefet yapacak?

Seçim kazanmak için MI6'ye mi sarılacaklar?

Milletimiz uyanık olsun: Bu casusluk ağı, CHP'nin köklerini sarsıyor.

Hükümetin bu operasyonu, milli iradeyi koruma hamlesi.

CHP'nin tutumu ise utanç verici: İnkar, mağduriyet tiyatrosu ve sessiz direniş.

Gerçek değişim, bu kirli ittifakları temizlemekle başlar.

Türkiye, ajanlara değil, vatanseverlere emanet!

AZ DA SAĞLIK…

Kış kapıda. Soğuk hava demek nezle demek, grip demek. Hastalıkla birlikte pek çok kişi doktorun yolunu tutsa da aktar aktar dolaşanların sayısı da az değil.

Gripten, mide ağrısına, karaciğer yağlanmasından romatizmaya kadar pek çok hastalık için kimi zaman aktarların yolunu tutuyoruz.

Peki, bu ne kadar doğru, bitkisel ürünler doktor tavsiyesi olmadan kullanılabilir mi?

Prof. Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA diyor ki:

🔸Doktorunuz tarafından tavsiye edilmedikçe aktarlarda satılan ürünlerden uzak durun.

🔸Aktarlarda hiçbir ürün sağlık tavsiyesi ile satılamaz.

🔸Bitkisel ürünler ilaç kullanan hastalarda daha da risklidir.

🔸Bugüne kadar herhangi bir aktar ürününü kendim de kullanmadım kimseye de tavsiye etmedim.

🔸Birçok otun karıştırıldığı ürünler daha da risklidir.

🔸Süper gıda veya mucize çay gibi sözler ticari slogandır.

NE DEMİŞ?…

“Otoriterliğe başka bir otoriterlik önerisiyle değil kapsayıcı bir demokrasi anlayışıyla cevap veriyoruz. Türkiye'de dünyadaki eğilimin aksine alternatif olarak sosyal demokrasi güçleniyor.”

-Berhan Şimşek’i ve daha birçoklarını demokratik(!) bir şekilde ihraç eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }