Halk Sağlığını Hatırlamak

Eylül ayının ilk haftasıyla takvimler bize bir gerçeği yeniden hatırlattı: Halk Sağlığı Haftası. Çoğu kişi için bu ifade fazla resmi, biraz da uzak gelebilir. Oysa halk sağlığı dediğimiz şey, hayatımızın tam ortasında durur. Fark etmeden soluduğumuz temiz hava, musluktan akan içme suyu, sokaklarda yürürken içimizi rahatlatan güven duygusu… Bunların hepsi halk sağlığının sessiz ama güçlü armağanlarıdır.

Ne yazık ki sağlık denildiğinde akla çoğu zaman hastaneler, doktorlar, ilaçlar gelir. Yani hastalandıktan sonraki süreç… Oysa halk sağlığı, işin hastalanmadan önceki kısmıyla ilgilenir. Hastalık kapımızı çalmadan onu engellemeye çalışır. Çocuklarımızın aşılanması, kansere karşı yapılan taramalar, annelerin doğum öncesi ve sonrası kontrolleri, gıda güvenliği, hatta trafik kurallarının sıkı sıkıya uygulanması bile halk sağlığının konusudur.

Bir düşünelim: Eğer içtiğimiz su temiz değilse, en iyi hastaneler bile bizi koruyabilir mi? Ya da salgın bir hastalık toplumda hızla yayılıyorsa, bireysel tedavi ne kadar yeterli olabilir? İşte bu yüzden halk sağlığı, bireyden öteye geçer; toplumun bütününü kucaklar.

Halk sağlığının bir başka önemli tarafı da eşitliktir. Yani sağlık hizmetlerinin yalnızca varlıklı kesime değil, herkese ulaşması… Çünkü sağlıklı kalmak bir ayrıcalık değil, doğuştan sahip olduğumuz bir haktır. Halk sağlığı dediğimiz şey, aslında bu hakkın güvence altına alınmasıdır.

Bugün iklim değişikliğinin yarattığı sorunlar, salgın hastalıkların gölgesi, artan kronik rahatsızlıklar bize şunu söylüyor: Halk sağlığına yatırım yapmak, geleceğe yatırım yapmaktır. Sağlıklı bireylerden oluşan bir toplum; daha üretken, daha dayanıklı ve daha umutlu olur.

Halk Sağlığı Haftası vesilesiyle kendimize şu soruyu sormakta fayda var: Sağlığı sadece kişisel bir mesele mi görüyoruz, yoksa ortak bir değer, ortak bir sorumluluk olarak mı? Unutmayalım, hepimiz birbirimize bağlıyız. Birimizin sağlığı, diğerinin güvenliğiyle doğrudan ilişkilidir.

Kısacası, halk sağlığı bizim görünmeyen kalkanımızdır. O kalkanı güçlü tutmak, yalnızca sağlık çalışanlarının değil, hepimizin görevi olmalı.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }