Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun açıklamaları, Türk futbolunun tarihine kara bir leke olarak geçti. Profesyonel liglerde görev yapan 571 hakemden 371’inin bahis hesabı bulunduğu, 152’sinin ise aktif olarak bahis oynadığı ortaya çıktı. Rakamlar korkunç. Sadece futbolun değil, genel olarak sporun inandırıcılığına ve adaletine vurulmuş büyük bir darbe bu.
Bir hakemin tek başına 18 bin 227 kez bahis oynaması… Bu cümleyi bir kez daha okumakta fayda var. Çünkü bu tablo, sadece bireysel bir ahlaksızlık değil, sistemin ne kadar çürüdüğünü de gözler önüne seriyor. Bir hakem, adaletin temsilcisidir. Sahadaki her düdüğüyle kader belirler. O düdüğün arkasında bahis, para, çıkar ilişkisi varsa orada sporun ruhu kalmaz.
Elbette TFF’nin “kendi bahçemizden başladık” diyerek bu konuyu gündeme taşıması doğru bir adım. Ancak burada asıl önemli olan sürecin nasıl yürütüleceği. Bu kadar ciddi bir iddia, sadece federasyonun iç mekanizmalarıyla geçiştirilemez. Tüm kamuoyu, bu soruşturmanın şeffaf biçimde yürütülmesini ve sonuçlarının kamuoyuyla açıkça paylaşılmasını bekliyor. Çünkü konu sadece birkaç hakemin disiplinsizliği değil; Türk futbolunun güvenilirliği, hatta itibarı söz konusu.
Disiplin Kurulu’na sevk edilen yedi üst klasman hakem arasında Süper Lig’de maç yöneten Zorbay Küçük’ün de olması, olayın boyutunu daha da büyütüyor. Üstelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da TFF’nin açıklamalarını “ihbar” olarak kabul edip soruşturmayı derinleştirdiğini duyurdu. Bu da gösteriyor ki mesele artık sadece sporun değil, hukukun da konusu haline geldi.
Tüm bu gelişmelerin ardından beklentimiz net. Gerekli cezalar, tereddütsüz biçimde verilmelidir. Bahis oynayan, adalet duygusunu zedeleyen hiçbir hakem bir daha sahaya çıkmamalıdır. Çünkü bu olayın üzeri kapatılırsa, yarın sahada verilen her karar tartışmalı hale gelir. Taraftarın, futbolcunun, kulüplerin, hatta izleyicinin güveni yerle bir olur.
Türk futbolu zaten uzun süredir güven krizinin içinden geçiyor. VAR kararlarından tutun da maç yönetimlerine kadar sürekli “şüphe” konuşuluyor. Şimdi bu bahis skandalı da işin tuzu biberi oldu. Artık top TFF’de ve yargıda. Şeffaflıkla yürütülecek bir soruşturma, sadece bu olayı değil, belki de futbolun geleceğini kurtarabilir.
Sporun temelinde adalet vardır. O adaletin temsilcisi olan hakemler şaibe altındaysa, futbol artık sadece bir oyun olmaktan çıkar. Bugün yapılması gereken bellidir: Gereken cezalar verilmeli, sistem temizlenmeli ve Türk futbolu yeniden güven üzerine inşa edilmelidir.