Güzel bir gelenek ortaya çıkıyor

İnsan olmanın, toplum olmanın en güzel yanı, sevinci de hüznü de birlikte yaşayabilme, birbirine kenetlenebilme becerisinde yatar. Son zamanlarda, bu kenetlenmenin en renkli, en dokunaklı ve en umut dolu haline şahit oluyoruz: Kanseri yenen bir çocuğun zaferini, gökyüzüne binlerce rengarenk balon uçurarak kutlamak. Yavaş yavaş, ülkemizin dört bir yanına yayılan, içinizi ısıtacak güzel bir gelenek halini alıyor bu.

Önceki gün Eskişehir'de yaşanan bir haber, beni hemen birkaç ay öncesine, Mayıs sıcağında İstanbul Sancaktepe'de yaşanan o muhteşem güne götürdü. Hatırlayalım birlikte: Ali Asaf Demir... Minicik bir kahraman. 8 aylıkken tanışmıştı amansız hastalıkla. Hayatının ilk yılları hastane koridorlarında, tedavilerde, ilaç kokularında ve büyük bir mücadelede geçti. Ailesi, Esra ve Samet Demir çifti, onunla birlikte her anında bu zorlu yolda yürüdü. Nihayet, iki yıllık zorlu bir tedavi süreci ve ilik naklinin ardından Ali Asaf, kanseri yendi. Aile için tarifsiz bir mutluluktu bu.

Ancak baba Samet Demir’in aklında, oğlunun bu zaferini özel bir şekilde taçlandırma fikri vardı: Balon uçurmak. Belki de her çocuğun safça hayalidir; elinden bırakıp, gözlerini kısarak, mavi boşlukta süzülüşünü izlemek bir balonun. Samet Bey, sosyal medyadan mütevazi bir çağrı yaptı: “Arkadaşlar, bizim fazla çevremiz yok. Oğlum kanseri yendi, balon uçurmak istiyor. Gelir misiniz?”

Bu içten çağrı, dijital dünyanın sınır tanımayan hızıyla yayıldı. Bir anda binlerce yüreğe dokundu. İnsanlar, tanımadıkları küçük bir kahramanın mutluluğuna ortak olmak, o ailenin sevincini paylaşmak için harekete geçti. Ve o beklenen gün geldiğinde Sancaktepe Meydan Parkı, binlerce insanla doldu.

İşte bu güzel ve anlamlı kutlama, bir geleneğin tohumlarını attı. Tıpkı Sancaktepe’de olduğu gibi, geçtiğimiz günlerde Eskişehir’de de benzer bir sevinci paylaştık. Bu kez kahramanımız, 12 yaşındaki Elif Ayvaz’dı. “Ewing sarkomu” olarak bilinen kemik kanserini iki yıllık bir mücadelenin ardından yenmeyi başarmıştı. Onun için de Velespit Parkı’nda bir araya gelen Eskişehirliler, bu güzel geleneği sürdürdü.

Elif’in konuşması ise hepimize ders niteliğindeydi: “Benim gibi kanserle mücadele eden arkadaşlarım, kardeşlerim, büyüklerim asla pes etmesinler. Ümitsizliğe kapılmasınlar. Hayat sevince güzel.” Elif, tedavi sürecinde örgü örerek, kitap okuyarak, sevdiği insanlarla vakit geçirerek moralini hep yüksek tutmuştu. Hatta kendi el emeği ürünlerini, yanında olan belediye başkanlarına hediye etmesi, verdiği mücadelenin ne denli olgun ve üretken bir ruha sahip olduğunu gösteriyordu.

Bu iki olay, bize çok önemli şeyler anlatıyor. Öncelikle, sosyal medyanın yıkıcı değil, birleştirici, iyileştirici yüzünü gösteriyor. Samet Bey’in samimi çağrısı, binlerce kilometre öteden bile olsa yüreklere ulaşıp, insanları harekete geçirebiliyor. İkincisi ve daha önemlisi, bu balonlar sadece birer latex ve havadan ibaret değil. Her biri, bir umut sembolü. Hastalıkla mücadele edenlere “pes etme, biz seninleyiz” mesajı. İyileşenler için ise “yalnız yürümedin, yalnız da sevinme” davetiyesi.

Bu balonlar aynı zamanda farkındalığın, erken teşhisin ve moralin tedavideki kritik rolünün de sembolü. Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin dediği gibi, “Kanser, bir gün bizim de kapımızı çalabilir ama… hayata inanırsak iyileşme ihtimalimiz yüksek.”

Umalım ki bu güzel gelenek, daha fazla yayılsın. Umalım ki her zafer haberi, yeni bir balon şenliğine dönüşsün. Ve o renkli balonlar, gökyüzünde sadece bir çocuğun değil, hepimizin ortak umudunu, dayanışmasını ve hayata olan sevgimizi temsil etsin. Çünkü biliyoruz ki; hayat, gerçekten de sevince güzel.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }