Gökyüzüne ne zaman baktınız en son? Gerçekten... Sadece geçip giden bulutlara, güneşin ışığına ya da bir uçak izine değil. Gökyüzünün bizi nasıl koruduğunu hiç düşündünüz mü?
Bugün 16 Eylül. Belki takvimde küçük bir not gibi duruyor: Dünya Ozon Tabakasını Koruma Günü.Ama bu sıradan bir gün değil. Bu, hepimizi ilgilendiren, göremediğimiz ama her an etkisini hissettiğimiz bir şeyin günü: Ozon tabakası.
Ozon tabakası, yeryüzüne ulaşan zararlı ultraviyole ışınların büyük bir kısmını süzerek, canlıları görünmez bir kalkan gibi koruyan bir atmosfer katmanı. Ne var ki, biz insanlar bu katmanı da inceltmeyi başardık. Yıllar boyunca bilinçsizce kullandığımız kimyasallar, bu doğal kalkanın zarar görmesine neden oldu. Sonuç? Artan kanser vakaları, tarımda verim kaybı, deniz yaşamında bozulmalar...
Ancak burada bir umut ışığı var. 1987’de imzalanan Montreal Protokolü, insanlığın çevre konusunda ortak hareket etmeyi başardığı nadir anlardan biri oldu. CFC gibi zararlı gazların kullanımı büyük ölçüde sınırlandırıldı. Ozon tabakası bugün, yavaş da olsa kendini onarıyor. Bu, doğanın affediciliğinin en güzel örneklerinden biri.
Ama sadece geçmişe güvenmek yeterli değil. Hâlâ üzerimize düşen sorumluluklar var.
Bugün, bu özel günde kendimize şu soruyu soralım:
Kendimizi korumak için doğayı ne kadar koruyoruz?
Kullandığımız spreyden buzdolabına, tüketim alışkanlıklarımızdan geri dönüşüme kadar her küçük tercih bir fark yaratıyor. Belki gökyüzüne her zaman bakmıyoruz ama o her zaman orada…
Ve bizi korumaya devam etmesi için, bizim de onu korumamız gerekiyor.