Her yıl 10-16 Mayıs tarihlerinde kutlanan Engelliler Haftası bu yıl da şehir yönetimlerinin ve sivil toplum örgütlerinin de farkındalık çalışmalarıyla geçti. Bu hafta boyunca engelli bireylerin hayatın her alanında aktif, üretken ve güçlü bireyler olduklarını bir kez daha gözler önüne serdi.
Son yıllarda engelli bireylerin kamusal alanda daha görünür olması, sosyal hayata katılımının desteklenmesi ve fiziksel engellerin kaldırılması yönünde atılan adımlar kıymetli. Tramvaylarda sesli anons sistemleri, görme engelliler için yürüyüş yolları, rampalı erişim noktaları gibi altyapı çalışmaları bunun somut göstergeleri. Ancak unutulmamalı ki erişilebilirlik sadece fiziksel bir mesele değil; aynı zamanda zihinsel bir dönüşüm meselesidir.
Bu hafta içerisinde Eskişehir’de bu bireylerin çok fazla örneğini gördük. DMD hastalığından dolayı sadece parmaklarını kullanabilen Eskişehirli ikizler yapay zeka kullanarak müzik eserleri üretiyorlar. Hayalleri ürettikleri müzik eserlerini senfonik orkestralar eşliğinde sahneye taşımak. Bir başka örneği ise fiziksel engelli oğlu için özel kıyafetler diken bir anne. Özel gereksinimli evladı için emek veren anne özel bir üretici oldu. Sadece bu örnekler bile bize bir umut olmalı aslında. Engelli bireylerimiz fiziksel engellerini aşarak hayata dahil oluyor, sanat eserleri üretiyorlar, aileler destekçileri oluyor. Bizler, özel gereksinimli bireylerimizin hayatlarından ders almalıyız belki. Bu yüzden toplum olarak bakış açımıza dikkat etmeliyiz.
Bu anlamlı hafta, bize bir gerçeği daha hatırlattı: Engellerin en büyüğü fiziksel değil, zihinsel olanlardır. Bir kaldırımın rampasız olması bir fiziksel engeldir; ama o rampayı gereksiz gören bakış açısı asıl engeldir. Toplum olarak yapmamız gereken, bu bakış açılarını değiştirmektir.
Engelli bireylerin sosyal hayata katılımları önemli bir konu. Engelli bireylerin sosyalleşirken toplumun bireye bakış açısı da önemli. Merhamet değil eşitlik, yardım değil hak temelinde kurulmuş bir bakış açısı… Engellilik hâli, bir yetersizlik değil, bir çeşitlilik hâlidir. Ve bu çeşitliliği benimsemek, bir toplumun olgunluk seviyesini gösterir. Bu bakış açısıyla engelleri önce içimizde yıkabilir, önyargılardan arınabiliriz.