Türkiye, son yıllarda ekonomik ve toplumsal sınavlardan geçiyor…
Enflasyonun pençesinde ezilen vatandaşlarımız, gelir dağılımındaki adaletsizlikle boğuşurken, bir yandan da toplumun temel taşlarını sarsan ahlaki erozyon hızla yayılıyor…
Bu üçlü sacayağı –enflasyon, gelir eşitsizliği ve ahlaksızlık– birbirini besleyerek milletimizi derin bir girdaba sürüklüyor.
Bugün bu konuları, rakamlarla ve vicdanımızla ele alalım.
Öncelikle enflasyona bakalım. Kasım 2025 itibarıyla yıllık TÜFE oranı yüzde 31'in üzerine çıkmış durumda. Aralık ayı verileri henüz açıklanmadı ancak beklentiler yıl sonu enflasyonun yüzde 31-32 bandında kapanacağını işaret ediyor.
Vatandaşın pazara, markete gittiğinde hissettiği öncelikli enflasyon ise çok daha yüksek.
Temel gıda maddeleri, enerji fiyatları ve kira artışları, dar gelirlinin belini büküyor.
Bu enflasyon sadece rakamlar değil; ailelerin sofrasındaki ekmeği küçültüyor, çocuklarımızın geleceğini karartıyor.
Gelir adaletsizliğine gelince...
TÜİK'in 2025 verileri, Gini katsayısının 0,410'a gerilediğini gösteriyor; yani sınırlı bir iyileşme var.
En zengin yüzde 20, toplam gelirin yüzde 48'ini alırken, en yoksul yüzde 20 yalnızca yüzde 6,4'le yetiniyor.
Bu rakamlar, sosyal transferlerin etkisiyle biraz yumuşatılmış olsa da, gerçek tablo vahim.
Ankara gibi bölgelerde ortalama gelir yüksekken, Doğu ve Güneydoğu'da vatandaşlarımız açlık sınırının altında yaşıyor. Zengin daha zengin olurken, orta sınıf eriyor; fakir ise daha fakirleşiyor.
Bu adaletsizlik, toplumda kin ve nefret tohumları ekiyor.
En kötüsü ise hızla yaygınlaşan ahlaksızlık.
Enflasyon ve eşitsizlik, vicdanları köreltiyor…
Fırsatçılar fiyatları fahiş artırıyor, stokçular milletin sırtından servet yapıyor.
Kamu ihalelerinde yolsuzluk iddiaları, lüks yaşamlar, kul hakkı yemeler...
Ahlaki çöküş, sadece bireysel değil; toplumsal bir felaket…
Gençlerimiz rol modellerinde dürüstlük yerine kurnazlığı, emek yerine rantı görüyor…
Bu gidişle, millet olarak en büyük zenginliğimiz olan manevi değerlerimizi kaybedeceğiz.
Peki çözüm ne? Öncelikle üretim odaklı bir ekonomi: Yatırım, istihdam, ihracat ve istikrar.
Faiz lobilerinin değil, milletin menfaati ön planda olmalı.
Gelir adaletsizliğine karşı güçlü sosyal politikalar, vergide adalet.
Ahlakı ise eğitimle, örneklerle yeniden inşa etmeliyiz.
Devletimiz, fırsatçılara göz açtırmamalı; adalet mekanizmaları kul hakkını korumalı.
Unutmayalım: Enflasyon geçer, eşitsizlik azalır ama ahlak bir kez kaybedilirse geri getirmek zor.
Millet olarak uyanık olalım, birbirimize sahip çıkalım.
Allah, ülkemizi bu badirelerden korusun.
AZ DA SAĞLIK…
Egzersiz sadece kaslar için değildir!..
-Egzersiz beyin yaşlanmasını yavaşlatır
-Beynin kan akışı daha iyi olur
-Beyin iltihabını azaltır.
-Daha güçlü nöroplastisite sağlar
-Demans riski azalır
Böyle bir ilacın olması mümkün değil.
NE DEMİŞ?…
Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın.
Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar.
Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?..
-Cyrano de Bergerac(Edmond Rostand)