Hayır, çocuk evliliği kurtarmaz. Aksine, zaten sorunlar yaşayan bir ilişkiyi daha karmaşık hale getirir. Türkiye’de hâlâ yaygın olan “çocuk evliliği düzeltir” inancı, bilimsel ve psikolojik gerçeklerle çelişir. Çocuk, bir ilişkinin krizlerine çözüm üretme kapasitesine sahip bir birey değil, ilgiye ve sağlıklı bir çevreye ihtiyaç duyan savunmasız bir bireydir. Sorunlu bir evlilikte çocuk dünyaya getirmek, hem çocuğun gelişimini riske atar hem de çiftin kendi içsel çatışmalarını çözme motivasyonunu azaltır. Bir bebeğin varlığı, geçici olarak birliği ayakta tutar gibi görünse de, altta yatan problemler çözülmediği sürece bu geçicilik yerini daha büyük bir duygusal karmaşaya bırakır. EVLİLİĞİN BOZULMAYA BAŞLADIĞINI İŞARET EDEN BELİRTİLER NELERDİR ? Bir evlilikte bozulma belirtileri çoğu zaman küçük çatlaklarla başlar. Sürekli eleştiri, küçümseme, savunmacılık ve duvar örme davranışları boşanmanın öncüsü olan en yaygın sinyallerdir. İletişim kurulamaması, aynı döngüde tekrar eden kavgalar, cinsel yakınlığın azalması, ortak hayallerin kaybolması ve duygusal yalnızlık hissi ilişkide ciddi bir alarm durumudur. Eşlerin artık birbirine karşı merak duymaması, empati kuramaması veya birlikte zaman geçirmekten kaçınması, ilişkinin duygusal zemininin zayıfladığını gösterir. Buradaki sorunların üç ve daha fazlası birlikteliğinizde mevcutsa evliliğinizin geri dönüşü olmayan bir bozulmaya sürüklendiği söylenebilir. BOŞANMAYA NE ZAMAN KARAR VERİLMELİ ? Boşanma, anlık öfke ya da geçici duygusal dalgalanmalarla değil, derinlemesine bir içgörüyle verilmesi gereken ciddi bir karardır. Terapide sıkça önerilen yaklaşım şudur: Çift olarak, mümkünse bir evlilik terapisti desteğiyle, tüm iletişim ve çözüm yollarını denedikten sonra hâlâ temel ihtiyaçlar karşılanamıyorsa ve ilişki duygusal, fiziksel ya da psikolojik açıdan zarar verici bir hale geldiyse, boşanma bir seçenek olarak düşünülmelidir. Özellikle toksik ilişkilerde şiddet, manipülasyon, ihmal gibi durumlarda beklemek değil, güvenliği önceliklendirmek gerekir. Eğer bir evlilikte tek taraflı çaba varsa, sevginin karşılığı hissedilmiyorsa ve en önemlisi saygısızlık bulunuyorsa o evlilikte bulunmamak çok daha sağlıklı olacaktır. EVLİLİĞİ BİTİRMEK TEK TARAFIN KARARIYLA MÜMKÜN MÜ ? Evet, mümkündür. Bir evlilik iki kişiyle kurulur ama bir kişinin vazgeçmesiyle bitebilir. İlişkide kalmak ya da ayrılmak bireyin temel yaşam hakkıdır. Türkiye’deki toplumsal yapı ve aile baskısı zaman zaman bireylerin bu kararı tek başına vermesini zorlaştırsa da, psikolojik ve hukuki açıdan evliliği sürdürmeye zorlamak, birey haklarına aykırıdır. Tek taraflı biten evliliklerde, çoğu zaman karşı taraf bunu anlamakta ve kabul etmekte zorlanabilir, ancak ilişkiyi sürdürebilmek için iki tarafın da duygusal yatırım yapması gerekir. Bu yatırım tek taraflıysa, o ilişki zaten işlevini yitirmiş demektir. ÇOCUK İÇİN EVLİLİK SÜRDÜRÜLMELİ Mİ ? Bu, toplumda en sık sorulan ama en yanlış anlaşılan sorulardan biridir. Cevap net: Hayır, sadece çocuk için evlilik sürdürülmemelidir. Araştırmalar, yüksek çatışmalı evliliklerde büyüyen çocukların, boşanmış ama sağlıklı bireylerle büyüyen çocuklara kıyasla daha fazla psikolojik sorun yaşadığını göstermektedir. Çocuklar, ebeveynlerinin birlikte olmasından çok, huzurlu olmalarını ister. Ev içinde sevgi yerine gerilim, anlayış yerine suçlama varsa, çocuk bu atmosferin duygusal yükünü taşır. Tartışma, kaos ve mutsuz bir evliliğin içerisinde büyüyen bir çocuğa ebeveynleri birçok travma yaşatabilir. Bu da uzun vadede özgüven, bağlanma ve sosyal ilişkilerde sorunlara yol açar. Ebeveynlik, evliliğin devam etmesinden bağımsız bir sorumluluktur. Uzman Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız,''Evlilik, dinamik bir yapıdır. Beslenmeye, bakım görmeye ve zamanla değişmeye ihtiyaç duyar. Ancak her ilişki sürdürülebilir değildir. Bazen en sağlıklı karar, vedalaşmaktır. Unutmayalım: Sağlıklı bireyler, sağlıklı toplumlar demektir. Evliliklerin değil, insanların iyilik hali önceliklidir.'' dedi.