Bıkmış Toprak Sempozyumu: “Patchwork Tepebaşı 2025”

Efendim, “Yol medeniyettir.” demiştim bir köşe yazımda, “Yola Düş!!!” başlığıyla.

Yol, belediyenin vatandaşa attığı ilk adımdır. Medeniyetin bir göstergesi, seçmenin değeri, hizmet eşitliğinin bir sembolüdür. Bir medeniyetin ayak izleri, önce yollarda belirir. Belediye hizmetlerinin vatandaşın zihninde, gönlünde iz bırakması için önce iz bırakacak yollar yapması gerekir. Ki denilsin: Buradan bir belediye geçti. Tüm imkânları seferber ederek, sessiz sedasız asfaltımızı yaptı, çizgilerini çekti, bize hizmet etti.

Tepebaşı Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, Tepebaşı’nda 9 farklı noktada aynı anda çalışmalarını sürdürüyor(muş).

Yürütülen çalışmalar arasında; asfalt dökümü ve yaması, sathi kaplama öncesi mekanik hazırlık, kilit taş tamiratı, bordür döşeme ve kaldırım onarımı yer alıyor(muş).

Ve nihayet…

Nihayet başladınız da şu ana kadar neredeydiniz?

Peki ya kalan bölgeler ne olacak, onu kim açıklayacak?

Dedik ya, “Yol medeniyettir.”

Peki, yamalı medeniyet olur mu hiç?

Kırk yama yol.

Patchwork yol olur mu?

Oluyormuş demek ki...

Şöyle ki; Tepebaşı’nın sokaklarına kuşbakışı bakarsanız, belediye bu sokakların asfaltlarında sanatsal bir çalışma yapıyor sanabilirsiniz. Kimine göre natürmort, kimine göre de gerçeküstü betimlemelerle soyut bir çalışma yapılmış denilebilir hatta. Müthiş bir görsel...

Ama sadece yukarıdan bakarsanız.

Belediye yetkilileri gibi ayaklarınız yere değmiyorsa sorun yok. Ama ayaklarınız yere basan bir insansanız, yürüyor, araç kullanıyorsanız, bu sanatı anlayamazsınız… Hatta benim gibi şikâyet bile edebilirsiniz.

Tepebaşı Belediyesi aristokratları, malum, hep yukarıdan baktığı için meselelere; olayın bütününü daha iyi görüyorlardır mutlaka(!)

Malum, Tepebaşı Belediyesi çok sanatsal, kültürel işlere imza atıyor. Hatta belediyecilik, sanatsal bir bakış açısıyla yapılıyor.

Peki sosyal belediyeciliğe ne mi oldu?

Yahu, bu belediyeciliği avam bilmez, anlamaz(!)

Belediye yönetimi, sanatsal bir faaliyete dönmüş artık.

Sokaklardaki kırk yama asfaltlar, bindirilmiş kıtalar gibi üst üste geçmiş katmanlardan oluşan yollar; adeta dişleri, tırnakları ile kazıdıkları 10 cm genişliğindeki çağ dışı ama “sanata dair izler taşıyan” su giderleri sayesinde…

Yollarımız yeni bir *“Bıkmış Toprak Sempozyumu”*na hazırlanıyor adeta.

Hazırlanın, yakında duyarsınız belki:

Tepebaşı Belediyesi olarak, Uluslararası 1. Bıkmış Toprak Festivali başlıyor!

Üzerinde rahat rahat yoga, çaça, samba yapabileceğiniz Patchwork desenli asfaltlı sokaklarımızda şenlikler başlıyor. Hatta milyon milyon para harcadık, siz eğlenin diye sanatçılar getiriyoruz. Hiçbir maliyetten kaçınmadık! Birkaç da yazar getireceğiz, söyleşi yapacaklar bu sokaklarda festival boyunca.

Yine festival süresince size Yeşilçam filmi izlettireceğiz. İlk film; senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı, Şerif Gören tarafından yönetilen 1981 yapımı dram, politik ve gerilim filmi “YOL” olacak.

Sonrasında ise Aziz Nesin’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan; yönetmenliğini Kartal Tibet’in, senaristliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı 1980 yapımı “Zübük” filmi sizlerle olacak.

Yani diyeceğim o ki…

Sokak sokak, parça parça, çukur çukur asfalt dökerken zihnimize;

Ne sosyal belediyecilik kalıyor geriye, ne samimiyet, ne de hizmet.

Ama sanat kalıyor(!)

İyi bakarsanız görürsünüz:

Yerdeki yamalarda bizim umutlarınızın kırıkları, Tepebaşı Belediyesi’nin sanatsal kanıksamaları var.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }