Beylikova’da kaçırılmayacak bir fırsat

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın son açıklamalarını dikkatle takip ettim. Özellikle Beylikova’daki nadir toprak elementleri (NTE) sahasına ilişkin sözleri, hem Eskişehir hem de Türkiye açısından son derece kıymetli. Çünkü bu açıklamalar, yıllardır dile getirdiğimiz bir hassasiyetin devlet politikası hâline geldiğini gösteriyor: Madenlerimizi ham olarak satıp ucuza kaptırmak yerine, işlemden geçirerek yüksek katma değerli ürünlere dönüştürmek.

Bu mesele yeni değil. Eskişehir, bor madeni konusunda bunun acısını uzun yıllar çekti. Kırka’daki devasa bor rezervlerimiz yıllarca ham olarak ihraç edildi. Değerinin çok altında bir gelirle yetinmek zorunda kaldık. Neyse ki son yıllarda bu yanlış düzeltildi; bugün artık bor karbürden lityum karbonata kadar pek çok yüksek katma değerli ürün üretiliyor. Eti Maden’in geçtiğimiz yıl 2,5 milyon ton satışla kırdığı rekor ve 1 milyar 322 milyon dolarlık gelir bunun en somut göstergesi.

Aynı yolu Beylikova’da da izlemek zorundayız. Bakan Bayraktar’ın “Bu sahayı devlet eliyle işleteceğiz” cümlesi bu yüzden çok değerli. Çünkü Türkiye’nin elinde dünya çapında bir fırsat var. 694 milyon tonluk devasa NTE rezervi… Üstelik bu rakam, tek sahada dünyanın en büyük ikinci kaynağı anlamına geliyor. Böyle bir sahayı özel şirketlere değil, devletin güvencesine emanet etmek; ülkemizin geleceği, milli menfaatlerimiz ve Eskişehir için büyük bir kazanım.

Bakanlığın bu konudaki yaklaşımı da son derece net: “Ham madde olarak değil, katma değerli hale getirerek ara ürün ve uç ürüne dönüştürmek istiyoruz.” İşte tam da konuşmamız gereken yer burası. Bugün dünya NTE pazarını Çin yönlendiriyor ve en büyük gücü, bu madenleri işleyip teknoloji üreten bir ülke olmasından geliyor. Türkiye’nin bunu başarabilmesi için Beylikova’daki tesis çok kritik. Ham ürün satarak gelir elde edersiniz, evet; ama teknoloji üreterek geleceğinize yön verirsiniz. Bizim tercihimiz de belli: Geleceği kuran ülkeler arasında yer almak.

Bakan Bayraktar’ın aktardığı rakamlar da bu alanda önemli bir kararlılığı gösteriyor. Madencilik sektöründe istihdam 141 bine ulaşmış durumda. Geçtiğimiz yıl 6 milyar dolar olan maden ihracatının bu yılın sonunda yeniden 6 milyar doların üzerine çıkması bekleniyor. Madenciliğin GSYH içindeki payını binde 6’dan yüzde 5 seviyesine çıkarmayı hedefleyen bir ülkeden söz ediyoruz. Üstelik bunu yaparken iş güvenliğinden çevre hassasiyetine kadar tüm denetimlerin artırıldığı bir süreç işletiliyor. Sadece bu yıl 1323 firmaya idari ceza uygulanmış, 2 binin üzerinde faaliyet durdurulmuş. Rehabilite edilen sahalara 23 milyon 700 bin ağaç dikildiğini de unutmamak gerek.

Bu tablo şunu gösteriyor: Türkiye artık maden konusunda hem daha bilinçli hem daha kararlı. Eskişehir de bu kararlılığın önemli bir parçası hâline geliyor. Kırka’da lityum karbonat üretiminin başlaması ve yıllık 600 ton kapasiteli tesis için hazırlıkların sürmesi, bunun ilk adımıydı. Beylikova ise çok daha büyük bir kapı açacak. 2026’da temeli atılması hedeflenen endüstriyel tesis, doğru işletildiği takdirde Eskişehir’i dünya çapında stratejik bir merkez hâline getirebilir.

Bu nedenle diyorum ki: NTE konusunda asla bor madeninde yapılan eski hatalar tekrarlanmamalı. Ham olarak yurt dışına göndermek, ülkemize kazandıracağı değerin ancak küçük bir kısmını almamız anlamına gelir. Oysa bu elementleri işleyerek, teknolojik ürünlere dönüştürerek ve dünyaya satacak konuma gelerek kat kat fazlasını elde edebiliriz. Hem ülkemiz hem Eskişehir için gerçek kazanç işte o zaman ortaya çıkar.

Bakan Bayraktar’ın açıklamalarını değerli bulmamın sebebi de bu. NTE’nin devlet eliyle işletilmesi, yüksek teknolojili ürünlere dönüştürülmesi ve milli ekonomiye en üst düzeyde katkı sağlaması vizyonu, Türkiye’nin geleceğinde kritik bir yerde duruyor.

Eskişehir yıllardır doğalgazdan demiryollarına, tarımdan sanayiye kadar pek çok stratejik alanda önemli kararların merkezinde oldu. Şimdi bu listeye bir de nadir toprak elementleri ekleniyor. Eğer bu süreci doğru yönetirsek, Beylikova sadece bir maden sahası değil, Türkiye’nin geleceğini şekillendiren bir stratejik üs hâline gelir.

Ve bana kalırsa en önemli konu şu: Bu toprakların zenginlikleri, bu milletin refahı için kullanılmalı. Eğer Beylikova’daki büyük fırsatı akılcı, planlı ve milli bir anlayışla değerlendirirsek, sadece bugünün değil gelecek nesillerin de yüzünü güldürecek bir başarı hikâyesi yazabiliriz.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }