Bir melodinin ruha işleyen ezgisi, bir fırça darbesinin hayatı yeniden şekillendiren gücü... Sanat, insanı insana yaklaştıran, en zorlu dönemlerde bile tutunacak bir dal sunan evrensel bir dil. Bu dil, Eskişehir’de bağımlılıkla mücadele eden insanların sessiz çığlığına dönüştü. Yeşilay Danışmanlık Merkezi’nin (YEDAM) danışanları, bağımlılıkla olan mücadelelerini artık sadece kelimelerle değil; notalarla, resimlerle ve eserlerle anlattı.
Uyuşturucu bağımlılığı; fiziksel, psikolojik ve sosyal yönleri olan karmaşık bir hastalık. Genellikle çaresizlik, yalnızlık, sevgisizlik ve umutsuzlukla başlar. Ne yazık ki, bireyin içine düştüğü bu karanlık, zamanla çevresine, ailesine ve tüm topluma da yayılır. Ancak her kriz, aynı zamanda bir iyileşme fırsatıdır. Yeter ki doğru yöntemlerle destek sağlansın. İşte tam bu noktada devreye giren sanat, bir terapi yöntemi olmaktan çok daha fazlası hâline geliyor. Sanat, bağımlılıkla mücadelede hem bireye hem aileye hem de topluma dokunabilen çok güçlü bir araçtır.
Sanatla Güçlenen Bir Dönüşüm
Eskişehir’de faaliyet gösteren YEDAM, bu alanda dikkat çekici bir çalışmaya imza attı. Bağımlılıktan kurtulmak isteyen danışanlar, müzik ve sanat terapileriyle hem iç dünyalarını keşfediyor hem de üretmenin verdiği tatminle yeniden ayağa kalkıyor. Geçtiğimiz günlerde Haller Gençlik Merkezi’nde açılan sergide, YEDAM danışanlarının tasarladığı eserler sergilendi. Bu sergi, sadece bir sanat etkinliği değil; aynı zamanda “başardım” diyen ruhların sessiz bir haykırışıydı. Bağımlılıkla mücadelede üretilen eserlerin topluma sunumuyla, sanatın uyuşturucu bağımlılığı karşısındaki mücadelede ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Danışanlar bu mücadelelerinde YEDAM ile güçlenerek mücadeleye devam ediyor ve sanatın iyileştirici gücünü eserlerine yansıtıyor. Diğer yandan notaların bir araya gelmesi, müziğin bu mücadelede yardımcı bir başka sanat dalı olduğunu gösterdi. Tiyatro, resim, opera gibi sanat dalları toplumun ve bireyin ruhsal değişimini yansıtan, bireyi bir amaca bağlayan güç. Bu güçle bireyler bağımlılıkla mücadelede de kendi değerlerini bularak üretim sürecine dahil oluyorlar.
Bağımlılıkla mücadelede sanat ne kadar büyük bir güç olsa da ailelerin desteği de çok önemli. Bireyin elinden tutan bir aile yapısı, bu mücadeleye güç katan hayati bir değer. Özellikle genç bireylerin, sevgi dolu ve sağlıklı iletişimin sağlıklı olduğu aile yapılarıyla bağımlılığa giden yolun önünde önemli bir engel oluşturur.
YEDAM’ın sergisi, sanatın yalnızca bir uğraş değil, bir tedavi biçimi olarak nasıl dönüştürücü bir etkisi olduğunu hepimize gösterdi. Bu mücadelede yalnız olmadığımızı bilmek, hem birey hem aile hem de toplum olarak daha güçlü adımlar atmamıza yardımcı oluyor. Sanatın diliyle hayata yeniden tutunan her danışan, hepimize şunu hatırlatıyor: Her insan ikinci bir şansı hak eder. Ve bu şans, bazen bir şarkıda, bazen bir resimde, bazen de bir atölye çalışmasında gizlidir. Unutmayalım, bağımlılıkla mücadele yalnızca bir kurtuluş değil, aynı zamanda bir yeniden doğuş hikâyesidir. Ve bu hikâyenin en güzel cümleleri sanatla yazılır.