Zümrüdüanka, Simurg ya da bizim mitolojimizdeki Hüma (Huma) kuşu, sadece küllerinden doğmakla kalmaz, bereket, yenilenme ve güç getirir...
Sevgili meslektaşlarım Ali Baş ve Arif Anbar'ın, Anadolu Üniversitesi ve Rektör hoca Prof.Dr. Yusuf Adıgüzel ile ilgili yazdıkları yazıları okuyunca bunlar geldi aklıma.
Neden peki?
Yusuf Adıgüzel hoca işbaşına geldiğinden beri sanki hiçbir şey yapmamış gibi "kapattı, kaldırdı, yok etti" ifadeleriyle yan yana geliyor, yetmez şimdilerde de "Anadolu Üniversitesi keşke bölünmeseymiş, ihmal edilmiş" cümlelerindeki olumsuzluklarla. Oysa Yusuf hoca emin olun, mezun olduğum okul olan Anadolu Üniversitesi'nin küllerinden yeniden doğması için büyük büyük kararlar alıyor, cesur adımlar atıyor; sanki bir Hüma kuşu görmüş gibi davranıyor...
Anlatayım efendim...
Anadolu Üniversitesi içerisinden Eskişehir Osmangazi, Eskişehir Teknik, Afyon Kocatepe, Kütahya Dumlupınar ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitelerini çıkardı.
İçindeki Tıp, Mühendislik, Fen, Sivil Havacılık gibi birçok fen bilimleri fakülteleri ve bölümlerini verdi, şimdilerde ağırlıklı olarak sosyal bilimler fakültelerinden oluşuyor. İletişim, Eğitim, Güzel Sanatlar gibi. Hal böyle olunca, Anadolu Üniversitesi sanki gerilemiş, geri kalmış, çalışmayan, üretmeyen bir üniversite gibi algı oluşturulmak isteniyor...
Daha önce onlarca kez yazdım, dünyadaki üniversitelerin yüzde 95'i başka üniversitelerin içinden doğdu. Eskişehir, Afyonkarahisar, Kütahya ve Bilecik; Anadolu Üniversitesi sayesinde 5 üniversiteye daha kavuştu, şimdilerde bu üniversiteler büyüyor, kocaman oluyor. En son kurulan Eskişehir Teknik Üniversitesi'nin yükseliş hızı ise birçok üniversiteye örnek oluyor...
Hal böyle olunca Anadolu Üniversitesi her bölünmenin ardından aslında kendisine bir 'reset' atması gerekiyordu. İşte Prof.Dr. Yusuf Adıgüzel'in anlatmak istediği de bu, işbaşına geldiği günden beri...
***
Biraz aforizma yaparsak...
Kalp krizi geçirdiğimde 100 kilo civarındaydım ve tansiyon, şeker, karaciğer yağlanması gibi önemli hastalıklara sahiptim. Hastaneden çıktıktan sonra 6 ayda 25 kilo verdim. 25 kilo, dile kolay. Neredeyse bir çocuk ayrılmıştı benden!
Nasıl kavuştum sağlığıma, tansiyon, şeker hastalıklarını kontrol altına aldık, başka, daha diri ve genç bir insana dönüştüm...
Mesela meyve ağaçları. Budamazsanız, dalları uzar ve yaprak sayısı artarsa neyi eksik kalır?
Meyvesi, öyle değil mi?
İşte, Prof.Dr. Yusuf Adıgüzel de işbaşına geldiğinden beri bunları yapıyor, aldığı cesur kararlarla. Gerek bölünmelerden kaynaklı ve gerekse de çağın getirdiklerine adaptasyon ihtiyacı nedeniyle birçok birim ve bölümü iptal ediyor, Anadolu Üniversitesi'ni yeniden meyve verir bir ağaca dönüştürüyor. Zira, kendisi de bu üniversiteden mezun olduğu için Anadolu Üniversitesi'nin ne kadar köklü bir ağaç olduğunu çok iyi biliyor, üniversitesinin küllerinden doğması için elinden geleni yapıyor...
Mesela...
ESTÜ'nün kurulmasından sonra Sivil Havacılık alanında yüksek lisans programının Anadolu Üniversitesi'ndeki varlığı anlamsızlığa dönüşüyor. O bölümü kapatıp, çağın gereklerine uyan, yapay zeka, yazılım ve bilişim dallarında yeni programlar, bölümler açıyor...
16 yeni bölüm açılmış durumda...
Mesela pandemi döneminde yapımı bırakılan festivaller, gösteriler, etkinlikler yeniden öğrenciler ve şehir ile buluşuyor...
Mesela birçok hoca Açıköğretim Fakültesi'ne göre çok daha verimli olacakları fakültelere, bölümlere kaydırılıyor ki, fakülteler arasında eşit bir yapı oluşabilsin...
Mesela futbol takımından kurtuldu Yusuf hoca. Eskişehirspor bu sene neredeyse 4 milyon dolar harcayarak (belki daha fazla) Anadolu Üniversitesi'nin bulunduğu lige yükseldi. Söyler misiniz bana bir üniversite neden bu kadar büyük masrafın altına imza atsın?
Bu cesur karar sonrası, "kapatan hoca" yakıştırması hoş mu?
***
Mesela ve bence en önemlisi de Açıköğretim Fakültesi'nin artık büyük bir yük haline gelen büroları...
1980'lerin başında kurulduğunda hemen her şehirde ve hatta yurtdışında olması gereken bürolar, günümüzde birer yüke dönüştü. Zira artık kitaplar elektronik ortamda, kayıt elektronik ortamda, işlemlerin hepsi elektronik ortamda...
Son 7-8 yılda yapılması gereken işe, Yusuf hoca göreve gelir gelmez, büyük bir cesaretle girişti ve büroları kapatma kararı aldı. Yurtiçindeki bürolar kapatılırken, çeşitli kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak birçok ülkede sınav yapabilme yeteneği de artırıldı...
Tabii doğal olarak insanlar bu bürolarda çalışan 500'den fazla işçi ve memurun geleceğini merak etti. Prof.Dr. Yusuf Adıgüzel hoca, bu çalışma arkadaşlarının mağdur olmaması için yoğun bir çalışmaya girişti ve son çıkan Torba Yasa'nın içinde (15. madde), Anadolu Üniversitesi çalışanlarının bulundukları illerdeki üniversite ya da kamu kurumlarında istihdam edilmesi yönündeki yasal düzenleme hayata geçti...
Bu, büyük bir müjde oldu...
Hem Türkiye'nin dört bir yanındaki Anadolu Üniversitesi çalışanlarına hem de kısıtlı kamu kaynaklarını en yüksek verimle kullanmak isteyen Anadolu Üniversitesi'ne...
5 ay, sadece 5 ayda Prof.Dr. Yusuf Adıgüzel hocanın attığı adımlar sayesinde Anadolu Üniversitesi yeni budanmış bir meyve ağacı gibi eski günlerine dönmeye başladı. Bundan böyle Anadolu Üniversitesi'nin nasıl bol meyve vereceğini, eksiklikleri tamamlarken yeni dünyaya ne kadar çabuk uyum sağlayacağını göreceğiz...
Sosyal Bilimler üniversitesine dönüşen Anadolu Üniversitesi, üç-dört yıl sonra yeniden Türkiye'nin gözde üniversiteleri arasındaki yerini alacak elbette...
Yusuf hoca Anadolu Üniversitesi ve dolayısıyla Eskişehir için çalışıyor, onun bu cesur kararlarına sabırlıca destek olmalıyız. Eleştiriye açık kendisi, beri yandan bu işlere hiç girişmeseydi, idare-i maslahatçı olsaydı eminim şimdilerde cak cak konuşanlar susacak, şimdilerde susanlar da sessiz kalarak iyi bir şey yaptığını zannedecekti...
Bu kadar büyük işlerin altına imza atan Yusuf Hocamızı destekleyenin bir tek ben olmadığımı biliyorum, ancak açık açık bunu dile getirenlerin sayısının da artacağını tahmin ediyorum...