Paranın alım gücünün düşmesi ile hayat pahalılığı birbirine yakın ancak tam olarak aynı olmayan kavramlardır…
*Paranın alım gücünün düşmesi*, bir birim parayla satın alınabilen mal ve hizmet miktarının azalmasıdır…
Bu genellikle enflasyonla ilişkilidir; yani fiyatlar genel düzeyde arttığında, aynı miktar parayla daha az şey alınabilir…
*Hayat pahalılığı* ise, günlük yaşam masraflarının (konut, gıda, ulaşım, sağlık vb.) genel olarak yüksek olması durumudur. Hayat pahalılığı, paranın alım gücünün düşmesinden etkilenebilir, ancak aynı zamanda bölgesel faktörler (örneğin, bir şehirdeki kira fiyatları), arz-talep dengesi veya üretim maliyetleri gibi başka unsurlardan da kaynaklanabilir…
*Fark*: Paranın alım gücünün düşmesi daha çok enflasyon gibi makroekonomik bir olguya işaret ederken, hayat pahalılığı belirli bir bölgede veya yaşam tarzında hissedilen maliyet artışlarını ifade eder…
Örneğin, enflasyon düşük olsa bile, bir şehirde kiralar çok yüksekse hayat pahalı hissedilebilir…
Özetle, paranın alım gücünün düşmesi hayat pahalılığına katkıda bulunur, ancak hayat pahalılığı sadece bundan ibaret değildir; daha geniş ekonomik ve yerel faktörleri kapsar…
Ya da alım gücünün artıyor olması aynı zamanda hayat pahalılığının artması ile birlikte seyredebilir…
Her zaman söylediğim gibi:” Ekonomi matematik değildir, her koşulda geçerli kesin formülasyonları yoktur”…
İnsan ve toplum, psikolojik ve sosyolojik ve sizin dışınızda ve başka ülkelerde gelişen pek çok politik, askeri, enformasyon, dezenformasyon, ticari olaylar, krizler gibi çoklu değişkenler ekonomide etkilidir…
On yıl önce işleyen bir ekonomi politikası tekrar uygulandığında aynı sonuçları bulamayabilirsiniz…
Üç tane ezber klişe ile ekonomiyi ne okuyabilir ne de yönetebilirsiniz…
AZ DA SAĞLIK…
İşlenmiş , rafine ve kalitesiz gıdalarla beslenme sadece obezite, diyabet, kalp damar hastalıkları, kanser bakımından değil ruh hastalıklarının önlenmesi ve tedavisi için de önemlidir…
Mahkumlarda yapılan araştırmalar, beslenmenin şiddet ve antisosyal davranışlarla da ilgili olabileceğini gösteriyor…
Tüm dünyada artan bireysel ve toplumsal şiddet olaylarında beslenmeyi de dikkate almak gerekir…
ESKİLERDEN…
İçi dopdolu olan komşuluk diye bir kavram vardı ve hayatın odak noktalarından biriydi…