Akran Zorbalığı Sessizlikte Büyür

Çocukluk deyince çoğumuzun zihninde saf neşe, oyun sesleri, okul çantaları, teneffüsler canlanır. Ama ne yazık ki bazı çocukların çocukluğu, sessiz bir çığlık gibi geçer. Ne öğretmen duyar, ne arkadaş anlar, ne de bazen aile fark eder. Çünkü o çığlığın adı: Akran Zorbalığı.

Akran zorbalığı, yalnızca bir çocuğun bir diğerine kötü davranması değildir. Bu, uzun vadeli bir travmanın, bastırılmış bir öfkenin, yalnızlaştırılan bir bireyin hikâyesidir. Görmezden gelindikçe büyür, sustukça güçlenir. Üstelik sadece kurbanı değil, fail olan çocuğu da yaralar. Çünkü zorbalık, toplumsal bir aynadır; evde, okulda, sokakta gördüğünü yansıtır.

Zorbalıkla mücadele etmek için önce onun adını koymak gerekir. “Çocuklar arasında olur böyle şeyler” demekle başlayan ihmalkârlık, zamanla bir çocuğun özgüvenini yerle bir edebilir. Bu nedenle ilk görev: iyi gözlem yapmak ve anlamaktır.

Okulda yaşanan bir zorbalık, sadece okulun meselesi değildir. Aynı şekilde, evde göz ardı edilen davranışlar da sadece aileye ait değildir. Çocuk yetiştirmek kolektif bir sorumluluktur. Öğretmen,veli,rehberlik herkes bu sürecin bir parçasıdır.

Çocuklar, geleceğimizin teminatıysa, onları inciten her şey bizim de geleceğimizi zedeler. Akran zorbalığını yalnızca bireysel bir sorun olarak görmek, buzdağının sadece görünen kısmına bakmaktır. Bu, bir sistem meselesidir. Ve ancak sistemli bir iş birliğiyle önlenebilir.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }