Belediye başkanı olarak seçildiği günden beri boynunda 3.700 sayfalık bir “yolsuzluk dosyası” kolyesi taşıyan Ekrem İmamoğlu, CHP’yi kendi siyasi mezarlığına sürüklüyor…
Bu dosya, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ihalelerinden danışman ordusuna, gizli protokollerden “gizli” harcamalara kadar uzanan bir utanç müzesi…
Savcılık iddianamesi kabul edildi, Yargıtay süreci başladı; ama CHP hâlâ “siyasi operasyon” diye diye İmamoğlu’nu “kurban” ilan ediyor…
İşte asıl kurban: CHP’nin kendisi…
3.700 sayfa, sadece İmamoğlu’nun değil, partinin de boynuna asılmış bir idam ipi gibi sallanıyor…
3.700 Sayfa: “Her Şey Çok Güzel”in Kara Kutusu…
İmamoğlu’nun “şeffaflık” vaadiyle geldiği İBB, şimdi 3.700 sayfalık bir karanlık kutu…
İhaleler “davet usulü”yle dağıtılmış, milyarlık işler “yakın çevrelere” verilmiş, vakıf-dernek ağları üzerinden kamu parası “hortumlanmış”.
Danışman ordusu? 100 bin TL’yi aşan maaşlar, “proje” diye diye cepler dolmuş…
Metro hatları? Yıllardır “açılış” fotoğrafları çekiliyor ama raylar hâlâ yerinde sayıyor….
Deprem fonu? “Betona gömüldü” deniyor ama beton nerede?..
Bu sorulara cevap yok, çünkü cevap İmamoğlu’nun “gülümsemesinin” arkasında saklanıyor.
CHP ne yapıyor?
Dosyayı “siyasi” diye etiketleyip geçiştiriyor. “Erdoğan’ın kumpası” korosu eşliğinde, 3.700 sayfayı “kağıt parçası” sanıyor.
Ama halk aptal değil.
Seçmen, “her şey çok güzel olacak” afişinin altında bu dosyayı görüyor.
Ve o dosyayı CHP’nin alnına yapıştırıyor.
CHP’nin Kendi Kıyameti: İmamoğlu’nu Savunurken Kendini Yok Etmek…..
İmamoğlu’nu “koruma kalkanı”yla sarmak, CHP’yi kendi eliyle yok ediyor.
Neden mi?
1. *Kredi Erimesi*: Parti, tarihî %25’lik kemik oyunu bile riske atıyor. “Yolsuzlukla suçlanan birine oy verir miyim?” diye soran eski CHP’li, artık kapıyı kapatıyor.
İmamoğlu savunusu, partinin “temiz siyaset” iddiasını çöpe atıyor.
2. *Teşkilat Felci*: İl başkanları, milletvekilleri, gençlik kolları; hepsi “İmamoğlu ne der?” diye sus pus.
Dosya konuşulmasın diye kongreler iptal ediliyor, eleştiri yapanlar “disiplin” sopasıyla susturuluyor.
Parti, bir “liderlik kültü” hapishanesine dönüştü.
3. *İdeolojik İntihar*: Sosyal demokrasi mi?
Laiklik mi? Cumhuriyetçilik mi? Hepsi rafa kalktı.
Çünkü İmamoğlu’nun “muhafazakâr açılımı” için cami açılışlarında poz veriliyor, “dini hassasiyet” diye diye parti ilkeleri sulandırılıyor.
3.700 sayfa, bu sulandırmanın “fatura”sı.
4. *2028 Felaketi*: Ya dosya hükme bağlanırsa?
Ya İmamoğlu “yolsuzluktan” mahkûm olursa?
CHP’nin “tek aday”ı diskalifiye olur, parti ortada kalır.
O zaman ne olacak? “Pardon, yanlış lidere inanmışız” mı diyecekler?
Yoksa “yeni bir İmamoğlu” mu icat edecekler?
Bu, partinin sonu değil, utançla dolu bir komedinin final sahnesi olur.
Son Uyarı: 3.700 Sayfa, CHP’nin Mezartaşı Olmasın
Ey CHP! 3.700 sayfalık dosyayı “siyasi” diye savunma, kendini kurtar. İmamoğlu’nu “kurban” ilan ederek partiyi kurban etme.
O dosyayı masaya koy, hesap sor, gerekirse liderini değiştir.
Yoksa tarih seni “bir yolsuzluk dosyasının gölgesinde eriyen parti” olarak yazacak…
Vay haline, 3.700 sayfalık yükü sırtlanan İmamoğlu’na endekslenmiş CHP’nin...
AZ DA SAĞLIK…
Kolajenden zengin besinler:
-Kemik suyu (bone broth): En zengin kolajen kaynağı. Uzun süre kaynatılan kemikler, kıkırdak ve bağ dokusundan kolajen jelatin haline gelir.
-Tavuk derisi ve kıkırdağı: Tavuğun derisi ve eklem yerleri bol miktarda kolajen içerir.
-Sığır eti (özellikle bağ dokusu olan kısımlar): Dana inciği, kuyruk, yanak gibi yavaş pişirilen etler.
-Balık derisi ve pulları: Balıkların derisi ve kılçıkları kolajen zengini.
-Yumurta akı: Doğrudan kolajen değil ama prolin ve glisin gibi kolajen sentezi için gerekli amino asitler içerir.
-Jelatin: Kolajenin pişirilmiş hali. Evde kemik suyu yaparak veya hazır jelatin kullanarak alabilirsiniz.
-C vitamini, prolin, glisin, bakır ve çinko da kolajen sentezini artırır.
-Bitkisel gıdalarda kolajen bulunmaz.
NE DEMİŞ?..
“Nasıl gemide giderken ilerlememiz kıyıdaki nesnelerin geri çekilmesiyle, dolayısıyla da küçülmesiyle kendini belli ediyorsa, ihtiyarlamamız da büyük yaşlardaki insanların bize genç görünmeleriyle kendini belli eder.”
-Arthur Schopenhauer