25 Kasım: Bir Yüzleşme Çağrısı

Her yıl 25 Kasım geldiğinde, ülkenin dört bir yanında aynı cümleleri tekrarlarız: “Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir.” O çok tanıdık istatistikler yeniden dolaşıma girer, ekranlarda birkaç günlüğüne daha duyarlı bir ton belirir, sosyal medyada siyah beyaz fotoğraflar paylaşılır. Ve yine her yıl olduğu gibi, 26 Kasım sabahı çoğu şey kaldığı yerden devam eder.

Oysa 25 Kasım, bir takvim gününden ibaret değil. 25 Kasım, toplumun en karanlık aynasına bakmaya cüret edebilme cesaretidir. Mirabal Kardeşler’in diktatörlüğe karşı verdikleri mücadelenin bedeli olarak katledildikleri gün… Yani kökeninde bir direniş, bir ses çıkarmak, bir “yeter artık” demek var.

Bugün bize düşen ise o sesi sürdürebilmek.

Kadına yönelik şiddet sadece fiziksel saldırılarla sınırlı değil; ekonomik bağımlılığı bir silah gibi kullananlar da var, psikolojik baskıyı bir sessiz tecrit yöntemi hâline getirenler de… Şiddet bazen bir tokat, bazen bir kapının sertçe çarpılışı, bazen de “Bensiz yapamazsın” diyen bir cümle olarak karşımıza çıkıyor.

Bu yüzden mücadelenin tek adresi yasalar değil; evlerde, iş yerlerinde, sokaklarda, okul sıralarında, hatta gündelik dilin gölgesinde saklanan eşitsizliklerde yol alıyoruz.

Belki de en büyük yanılgı, “Bu mesele kadınların meselesidir” demek. Oysa bu mesele, bir toplumun nasıl bir vicdanla yaşamayı seçeceğine dair bir sınav. Şiddetin normalleşmesine izin veren her cümle, her sessizlik, her görmezden geliş bu sınavdan verilen zayıf bir nottur.

Bugün, bir kez daha kendimize şu soruyu soralım:

Bu ülkede hiçbir kadın, bir daha yaşam hakkı için mücadele etmek zorunda kalmasın diye ben ne yapıyorum?

Kimileri için bu, sadece bir arkadaşının “İyi misin?” sorusuna kulak vermek; kimileri için bir çocuğa eşitlik bilinci aşılamak; kimileri için ise sistemin eksiklerini yüksek sesle dile getirmek demek olabilir.

Ama hepimizin yapabileceği bir şey var: Şiddetin herhangi bir türüne sıfır tolerans göstermek. Çünkü hiçbir şiddet, “küçük bir mesele” değildir. Hiçbir kadının yaşadığı acı, “mahrem bir konu” değildir.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }