19 Kasım: Cesaretin, Dayanıklılığın ve Yenilikçiliğin Günü

Her yıl bu gün geldiğinde, sadece başarı hikâyelerini değil, aynı zamanda görünmeyen emeği, sessiz direnişleri ve “olmaz” denilene inat atılan adımları da hatırlarız. Çünkü girişimci kadın demek, çoğu zaman sadece bir iş kurmak değil; bir yasayı aşmak, bir önyargıyı yıkmak, bir kapıyı tek başına aralamak demektir.

Girişimci kadınların ekonomilere katkısı artık sayılarla anlatılamayacak kadar büyük. Ancak asıl etkileri, değişimin kültürel dokusunu şekillendirmelerinden geliyor.

Bir kadın girişimci, kendi işini kurduğunda sadece ekonomik bağımsızlığını kazanmaz; mahallesine, şehrine, hatta ülkesine yeni bir bakış açısı getirir. Bir yandan üretirken bir yandan da dönüştürür.

Bu yüzden girişimcilik, kadınlar için yalnızca bir kariyer değil, aynı zamanda kendini var etme biçimidir.

Elbette her başarı hikâyesinin ardında görünmeyen engeller var.

Yatırım almada yaşanan eşitsizlikler…

Finansal kaynaklara erişimdeki güçlükler…

Toplumsal beklentilerin yarattığı baskılar…

Ev ve iş arasında süregelen görünmez yükler…

Ama tüm bunlara rağmen kadınlar, dünyanın dört bir yanında geleceği yeniden yazmak için adım atmaktan vazgeçmiyor. Çünkü girişimcilik, onların elinde bir direnç, bir özgürlük, bir yoldaşlık hâline geliyor.

Peki Biz Ne Yapıyoruz?

Asıl soru bu.

Girişimci kadınların yanında mıyız, yoksa yolun ortasında yeni engeller mi çıkarıyoruz?

Onlara fırsat veriyor muyuz?

Seslerini duyurabilecekleri alanlar açıyor muyuz?

Girişimcilik ekosistemini gerçekten kapsayıcı hâle getirebiliyor muyuz?

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }