Öztekin, geçtiğimiz gün hayatını kaybeden Baro eski Başkanlarından Yusuf Sever’i anarak başladığı konuşmasında, “Adli yıl açılışına TBB Başkanı Prof. Dr. Av. Metin Feyzioğlu'nun  "dinleyici" olarak çağrılmasının 100 bin avukatın ve dolayısıyla tüm toplumsal savunmanın yok sayılma çabası olarak değerlendirdi. Yargının asli ve kurucu unsuru avukatlardır. Avukatlar  Türk Milletinin yargıdaki güvencesi ve temsilcisidir. Dolayısıyla Türk Milleti adına karar veren Yargıtay bu uygulaması ile aslında Türk Milletini oluşturan yurttaşların konuşmasına  izin vermemiştir. Sayın Birlik Başkanımız bu konuda gereken cevabı vermiş olup sözlerinin arkasında olduğumuzu ve  dolaylı olarak  Türk Milletinin Yargı'da temsilini engelleyen bu uygulamayı  toplumsal savunmanın temsilcileri olarak  kınadığımızı belirtiyoruz” dedi.

 

“BİNLERCE SORUN VAR”

 

2017-2018 Adli yılın kronikleşmiş binlerce sorunla açıldığını belirten Öztekin,  “Ülkemizde bugün itibariyle icra dosyası sayısı 25 milyonun, dava dosyası sayısı 10 Milyonun üzerindedir. 2005 yılında tutuklu ve hükümlü sayısı 56 Bin iken 2017 Mayıs ayı itibariyle 221 Bin'dir ve maalesef bir çok yeni Cezaevi yapılmaktadır. Ülkemiz bir suç cenneti haline gelmiştir. En dikkat çekici olan ise çocukların cinsel istismarı ve kadına karşı şiddetle ilgili suçlarda ürküten artıştır. Fakat daha vahimi ülkemizde Anayasasızlık/Hukuksuzluk sorunu olmasıdır. Ülkemizde, Anayasa'nın başlangıç bölümü ve ilk dört madde dahil bir çok hükmü fiilen askıdadır. Atatürk İlke ve Devrimlerine, kuvvetler ayrılığına dayalı Laik, Demokratik, Sosyal Hukuk Devletinden söz etmek artık pek mümkün değildir. 15 Temmuz'un tek sebebi egemenliğin ve dolayısıyla Devlet yetkilerinin kullanılmasının FETÖ/PDY 'ye devredilmesi, liyakat sisteminden sadakat sistemine geçilmesidir. Ama hiç ders alınmamış gibi başka yapılar aracılığı ile aynı hata yapılmaktadır. 15 Temmuz gerekçe gösterilerek  Anayasa'nın gerekli kılmadığı konularda çıkartılan OHAL KHK'ları  OHAL'i olağanlaştırmıştır. TBMM çalışmamakta ,çalıştırılmamaktadır..

 Bu Anayasasızlık /Hukuksuzluk düzenini önleyecek /durduracak tek güç Yargı'dır. Fakat yargının mevcut durumu, verilen kararlar  tam tersi Anayasasızlık ve Hukuksuzluğu , OHAL KHK'larını  kalıcı hale getirmiştir. Ülkemizde maalesef uzun süredir  hukuk güvenliği ve yargı bağımsızlığı  yoktur , bu yüzden Yargı , maalesef en güvenilmeyen kurumların başındadır.Oysa yargı bağımsızlığı,  yargıçlar ve yargı kurumları için bir ayrıcalık ve hatta keyfilik  değil, yurttaşlar için  bir güvencedir. Ülkemizde bağımsız olmayan yargı  maalesef bağımsız da görünmemektedir.Anayasa Mahkemesi Başkanının 30 Ağustos Resepsiyonundaki görüntüsü;  Danıştay Başkanının iktidar partisinin sözcüsü gibi ana muhalefet partisini eleştirerek  " Bakın, yargı taraflı deniyor. Ben Danıştay Başkanı olarak sizi temin ederim ki yargı şimdiye kadar hiç bu kadar tarafsız ve bağımsız olmamıştı." şeklinde kimsenin inanmayacağı  ve şaşkınlık yaratan sözleri  yurttaşlarımızın yüzde 73'ünün yargıya güvenmemekte haklı   olduğunu göstermektir. Hak ve özgürlüklerin güvencesi olması gereken  yargı bir tehdit aracı /bir silah gibi kullanılmakta , teokratik esaslara dayalı  otoriter ve totaliter sistemin kurulmasında en etkili araç olarak kullanılmaktadır. Maalesef  ülkemizde parti devletine, partinin Genel Başkanına bağlı bir parti yargısı oluşmaktadır” dedi.

 

“HUKUK YOKSA REFAH OLAMAZ”

 

Oysa bir ülkede yargı bağımsızlığı, hukuk güvenliği, hukukun üstünlüğü  yoksa ve hukuk devleti yok edilmişse, hukuksuzlukları yaratanlar da dahil hiç kimse güvende değildir. Böyle bir durumda akla ve bilime dayalı ekonomik istikrar ve kalkınma  da olmaz. Dünya ölçeğine baktığımızda hukukun üstünlüğü sıralamasında en üstlerde olan ülkelerde ekonomik kalkınma ve kişi başına gelir de en üst noktalardadır. Hukuk yoksa refah olamaz. Avukatların sorunları da yargıdan, yargı bağımsızlığından ayrı düşünülemez. Çünkü avukatlar yargının asli ve kurucu unsurudur.Yargı bağımsızlığı olmayınca savunmanın da bağımsız olması istenmeyecektir. Oysa bağımsız ,  güçlü etkin bir savunma  yurttaşlar için bir güvencedir.Bu sebeple güçlü ,etkin ve bağımsız savunmanın önündeki engeller kaldırılmalıdır. Peki ne olacak ? Yüce Önderimiz Atatürk " umutsuz durum yoktur, umutsuz insan vardır " diyor. Türk Milleti  Ebedi ve  Tek  Başkomutanı, Büyük Devlet Adamı Atatürk'ten aldığı feyzle , Rejime  yönelik  tehditlere  boyun eğmeyecek, yaşatılan buhran dönemini aşacak ve Rejimin hukuken de değişmesine izin vermeyecek, fiilen Rejimi değiştirenlerden de bağımsız hale getireceği yargı önünde  hesap soracaktır. Herkes yaptığının bedelini bağımsız yargı önünde hukukla ödemelidir. Yani çözüm  ve adres elbette yine hukuk ve demokrasidir. Bu duygu ve düşüncelerle hukukun üstünlüğünün egemen kılınmasında vazgeçilmez bir öneme sahip olan tüm meslektaşlarımın,  yargı camiasının ve tüm yurttaşlarımızın 2017-2018 Adli Yılını kutluyor, hukuk ve yargı bağımsızlığı adına somut adımların atılacağı bir Adli Yıl olmasını diliyor, şahsım ve Eskişehir Barosu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.”