Ellerinde öldürülen kadınların isimlerinin ve fotoğraflarının bulunduğu dövizler ile yan yana durarak uzun bir zincir oluşturan yaklaşık 100 kadın, bir süre slogan attı. Ardından grup adına açıklamayı okuyan Ceren Kökoğlu, 2013 yılında 237, 2014 yılında 294, 2015 yılında 303, 2016 yılında 328, 2017 yılında 409,  2018 yılında 440 ve 2019’un ilk 11 ayında en az 430 kadın öldürüldüğünü söyledi. Bu rakamların ardında yok olan hayatlar, şiddet, istismar, acı ve daha nicesi olduğunu vurgulayan Kökğoğlu,‘‘ Bu cinayetlere giden yolu ören taşları biliyoruz. O taşlar, kadınları kamusal alandan koparıp eve mahkûm etmeye çalışan, toplumu muhafazakârlaştırma adına cendereye alan iktidar anlayışı ve sistem tarafından örülüyor. Kadının kahkahasını, giyimini, sokakta gezmesini diline dolayanlardır onlar. Kadınları biçtikleri rollere hapsetmek isteyenlerdir. Kadını yedek iş gücü olarak gören emeğini ve bedenini sistematik bir şekilde sömürenlerdir. Biz bugün, burada, katledilen kız kardeşlerimizle yüzleşmenizi istiyoruz. Onların hayattayken duymadığınız seslerini bugün, burada duyun istiyoruz. Bir takım siyasiler ve yöneticiler 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair kanunu, devletlere kadını korumak adına çok önemli sorumluluklar yükleyen ve Türkiye Cumhuriyeti olarak ilk imzacılarından olduğumuz İstanbul Sözleşmesini tartışırken, o gürültüde duymadığınız sesleri bari bugün duyun istiyoruz. Bugün koruma kararlarına rağmen öldürülen, koruyamadığımız kadınların acısını çekmek yetmez. Şimdi sorumluluk almak, kadınların şiddete mahkûm olmadığını göstermek zamanı. Mücadele etmeye, dik durmaya devam edeceğiz. Eğilmeden, bükülmeden, unutmadan, vazgeçmeden’’ diye konuştu. Ardından öldürülen kadınlar, isimleri ve nasıl öldükleri okunarak anıldı.